26 Mayıs 2013 Pazar

Çocukların Duygusal Mesajlarını Çözelim

Yemek yemek istemiyorsa tamam karnı aç değildir, tadını beğenmiyordur ya da iki kaşıkla doymuştur. Uyumak istemiyorsa oyuna doymamıştı, az daha oynasın. Zarar vereceğini bile bile sırf tanısın diye ellesin baksın....

Tamam hepsine de tamam dedik. İnatlaşmayalım, çatışmayalım dedik ama insan uyku vakti uyumasını, yemek yemesini, bir şey zararlıdır dendiyse tutturup ağlamamasını da istiyor. Pilim bitiyor, sabredemiyorum gerçekten. Kızınca da üzülüp, sabredemiyorum diye de kendime kızıyorum bu sefer.


Çocukların kişilikleri ile ilgili bugün biraz araştırırken güzel bir yazıya denk geldim. Çocuk anne ilişkisindeki durumları örnekleyerek vermişler. Benim hoşuma gitti, paylaşmak istedim.
Eşim bu yazımı okusa yine "Ben sana zaten bunları söylüyorum, niye gidip oradan buradan araştırıp okuyorsun?" der. Neyse bazen o kadar umutsuz hissediyorum ki okumak, araştırmak ve de benim gibi sıkıntısı olanlar ile kader birliği yaptığımı görmek bana iyi geliyor.

Yazıdan birkaç örnek: 
1) Çocuğunuz sizinle oyun oynamak istiyor ama siz yemek hazırlamak zorundasınız. O sizi eteğinizden çekiştiriyor, siz de ona "Şimdi olmaz" diyorsunuz. Bu tablo birkaç kez tekrarlandıktan sonra çocuğunuz ağlamaya başlayacaktır. 

Annenin algılaması: "istediği olmadığı için sinirinden ağlıyor." 
Çocuğun verdiği duygusal mesaj: "Beni sevmiyorsun çünkü benimle zaman geçirmiyorsun. Ben de buna üzülüyorum."

2) Yemek yediriyorsunuz, önce güzel güzel yiyor ama sonra başını iki yana çevirerek, yemek istemiyor. Sizse onun yemesini istiyorsunuz. Bir daha deniyorsunuz, o bir daha başını çeviriyor. Bu sahne birkaç kez tekrarlandıktan sonra çocuğunuz ağlamaya başlıyor.
Annenin algılaması: "İnadından ağlıyor."
Çocuğun verdiği duygusal mesaj: "Artık doydum, neden bana güvenmiyorsun?"

Çocukların kişiliklerini keşfetmek ile ilgili de verilen öneriler: 

• Çocuğunuzla birlikte geçirdiğiniz zamanlarda başka uğraşlarla ilgilenmeyin ve tüm dikkatinizi ona odaklayın.

• Çocuğunuza ev işlerine ayırdığınız zamandan daha fazla zaman ayırmaya özen gösterin.


• Çocuğunuzun sizden ve eşinizden birtakım genetik özellikler aldığını unutmayın ve bunların neler olabileceğini gözlemleyin.

• Çocuğunuzun sürekli gelişen kişilik yapısını, vereceğiniz cezalarla olumsuz etkileyeceğinizi unutmayın. Çocuğun davranışlarını yaramazlık çerçevesinde algılayıp çocuğu cezalandırırsa çocuğuna hatalı yaklaşmış olur.

• Çocuğunuzun kişiliğini sürekli ve yersiz ödüllerin de olumsuz etkileyeceğini aklınızdan çıkarmayın.


• Çocuğunuzun kişilik gelişiminin temellerinin 6-7 yaşlara kadar atıldığını, ancak bu yaşlardan sonra da sürekli gelişim içerisinde olacağını unutmayın. Be
bekten gelen duygusal mesajları doğru okumayı öğreniriz, ama bebeğimiz çocuk olmaya başladığında sanki bu yeteneğimizi kaybederiz.  

• Çocuğunuzu sizin söylediklerinizi aynen yerine getirecek bir robot olarak görmeyin.


• Çocuğunuzu istemediği ya da kapasitesinin dışındaki şeylere zorlamayın.


• Çocuğunuzda keşfettiğiniz güzellik ve yetenekleri, onu zorlamadan ama onu onayladığınızı hissettirerek destekleyin.


• Çocuğunuzla ilgili bir günlük tutun ve onun tepkilerini not etmeye özen gösterin. Bu notlar sizin en iyi rehberiniz olacaktır.

1 yorum:

  1. Güzel bir yazı iyiki paylaşmışsın, ben de kendimi yalnız hissetmedim bak okuyunca :) insan bazen hakikaten çileden çıkıyor, sonra annecim diye kucağıma gelince hepsi bitiyor ve pişmanlık başlıyor:)

    YanıtlaSil