21 Aralık 2012 Cuma

Karnıbaharı Ne Yapsam da Ceyda'ya Yedirebilsem

Uyku bir problem öte yandan yemek başka bir problem.Bari biri kötü olunca diğeri iyi olsaydı. Ceyda'yı uyutmayın yemek demeyin ondan mutlusu yok. Oynasın dursun.Bir tek "Süt Yapalım mı" der.
Ama insan dayanamıyor.Sürekli bir şey yer mi diye düşünüp duruyorum. Birde her şeyi kendi yeme isteği var ki o da çok sıkıntı oluyor. Kaşığı tam olarak düz tutamadığı için yemeği ağzına alamadan daha hepsini ya üstüne ya tabağa yada yerlere döküyor.Sebze yemeklerini sulu yapıp yediremiyorum. Bulgur pilavı içine patates, nohut koyuyorum yada sebzeleri kuru halde pişirmeye çalışıyorum.

Birde mevsim kış olunca karnıbahar, pırasa, ıspanak, brokoli, kereviz gibi sebzelerden çok da lezzetli bir şey çıkmıyor. Geçen gün ilk defa karnıbahar köftesini yaptım. Bugüne kadar hep sulu yemeğini yerdik.O da zoraki olurdu. Karnıbahar köftesinin birçok tarifi var ama ben arzumcum.blogcu.com sitesindekini beğendim ve denedim. Köftenin tadı çok güzel oldu. Eşim ve ben beğenerek yedik.Ceyda da az da olsa yedi. :) Birkaç kez yapıp alışmasını sağlamaya çalışacağım.

İşte Arzumcum bloğundaki tarifin ve yapılışının birebir aynısı aşağıda:

MALZEMELER: 
1 adet orta boy karnabahar 
3 adet yumurta 
1 su bardağı kaşar rendesi 
1 su bardağı un 
Tuz, pulbiber, karabiber ve kimyon 
Kızartmak için; Sıvıyağ 
YAPILIŞI: 
Karnabaharı yapraklarından ayıklayıp, çiçek gibi saplarından kesin.
 
Tencereye karnabaharı alıp, su doldurun. 
İçine biraz süt, biraz limon suyu ve tuz ilave edip; yumuşayana kadar haşlayın. Süt karnabaharın beyaz kalmasını sağlar, limonda kokusunu alır. 
Haşlanan karnabaharı çatalla ezin. 
3 yumurtayı çırpıp, içine kaşar rendesi ve unu ilave edip, karıştırın. 
Bu harcın içine ezdiğiniz karnabaharı ekleyin. 
Son olarak tuz, pulbiber, karabiber ve kimyon ekleyip, karıştırın. 
Tavaya yağı alın ve kızdırın. Bu harçtan iki kaşık yardımıyla alın ve tavaya dökün. 
kaşığa geçirerek düzgün bir şekil almasını sağlayın.
 
Tavaya koyduğunuz karnabaharları yağa batırdığınız kaşığın tersiyle yayın ve düzleştirin. Kaşığı tavadaki yağa batırınki; yapışmasın. 
Ters-düz ederek her iki tarafınıda kızartın. 
Kağıt havlu üzerine köftelerinizi alınki, fazla yağlarından kurtulsunlar. Dilediğiniz şekilde servis edip, afiyetle yeyin. 
Üzerine sarımsaklı yoğurt öneririm. Öyle dahada nefis oluyor.

18 Aralık 2012 Salı

Zıt Kavramlar Oyunu

19.aydan itibaren abone olduğumuz Adım Adım dergisinin 21.ay kitabında  içeri ve dışarı kavramlarının öğretilmesi konusu da vardı.Ben genelde kitaptaki konuları okuyup sonra da Ceyda'nın hoşuna gideceği bir şekilde oyun oynatarak öğretiyorum.

İçeri ve dışarı kavramlarını da her çocuğun mutlaka oynamaya bayıldığı leğen ve mandallar eşliğinde öğretmiştim. Gerçi Ceyda çoğu kavramı yaşayarak öğreniyor.Bence en güzeli de bu oluyor. Ben hissettirmeden onu konuşturarak, sorular sorarak zaten birçok kavramı öğrenmesini sağlamış oluyorum.

Leğenle oynarken Ceyda'ya hadi içeri gir, otur, dışarı zıpla, mandalları içeri atalım falan derken epey oynatmış hem de kendisine  içeri dışarı kelimelerini söyleterek konuyu pekiştirmiştim. :)




16 Aralık 2012 Pazar

Keçeden Sessiz Kitaplara Bayılacaksınız! :)

Tam yatmak üzere böyle değişik şeylere denk geliyorum.Artık yeter bu gece erken yatacağım internet gezintime son vereceğim derken pat diye bir şey karşıma çıkıyor.
Şimdi ne mi buldum?  "Sessiz Kitap"

Sessiz Kitap ne diye soracak olursanız;

"Otobüs yada tren seyahatleri, düğün törenleri gibi sessiz bir ortamın sağlanması gereken yerlerde çocuklarınızı oyalamak üzere yapılan el işi keçe kitaplara" deniyormuş. (Ref.Martha Stewart tabii ki)

Imagine Our Life bloğunda çok güzel örnekler var. Biraz inceleyip Ceyda için yapmak istiyorum. 





Kumdan kalelerin detaylı anlatımını buradan bulabilirsiniz. Ayrıca şablonu buradan indirebilirsiniz yada aşağıdaki resimleri alabilirsiniz.


 


Çocuğunuzla nasıl oynayacağınıza gelince de bu videoyu izleyebilirsiniz.

Her şeyi bu kadar detaylı düşünen insanlara bayılıyorum. Her şey önünüze sunulmuş. Süper dimi ? :)

Daha fazla örnek görmek isterseniz işte size bir sürü sessiz kitap örneği.


13 Aralık 2012 Perşembe

Peçeteden Şapka

Ceyda son birkaç aydır çok değişti biliyoruz fark ediyoruz ama hala bazı anları var ki bayılıyorum gerçekten. Küçücük bir bez parçasından, minnacık bir ponpondan yada bir peçeteden öyle güzel oyunlar çıkarıp kendi kendine oynuyor ki bazen nereden aklına geliyor diyorum. Bugün de peçeteyi şapka yapmış.Onunla epey oynadı.Koştu, atına bindi indi, şarkılar söyledi. :)
İnsanın yavrusuna karşı duyduğu sevgi, hayranlık, aşk çok farklı imiş. İnsan her yaptığı şeyde ayrı duygular içerisine girip duruyor. Seni çook seviyoruz akıllı bıdığım !




9 Aralık 2012 Pazar

Ceyda'yı Çocukluğuma Dair İzlerle Tanıştırdım

Küçüklüğüme dair hatıralarım içerisinde anneannemlerde kaldığım dönemlerin çok ayrı bir yeri vardır.Çocukluğumun ilk yıllarında annemin işi ve babamın okul ve de askerliği sebebi ile anneannemlerde kaldım.

Sobanın kenarında yastıklardan yaptığım köşem, sabah kahvaltısından sonra inip tavuklara yem vermem, erik ağacından boyumdan büyük sopam ile erik düşürmem, yaz günlerinde tulumbadan su çekip önündeki küçük yalağa su doldurup içine eteklerimi kaldırarak girip oynamam, anneannemin bana el iş olarak öğrettiği zincir işi ile metrelerce zincirden ip yapmam ve sonra bahçede eğilen çiçekleri desteklemek için sopalara bağlamam, yemek için nane toplamam, çiçek bahçesine girip çiçekleri eşeleyen tavukları arka bahçeye kovalamam, folluktan yumurta almam ve bunun gibi sayamayacağım kadar çok anım hala zihnimde taptaze duruyor.

O günlerdeki ben çok mutlu bir çocuktum. Anneannemlerin evi ve bahçesi benim için ağacına, otuna, çiçeğine kadar çok ama çok kıymetli idi. Bugün bahçedeki çoğu şey değişse de anneannemlerin evi 1999 yılındaki depremde ağır hasar aldığı için sonra yıkılsa da;  o bahçeyi ve evi hatıralarımda çok ama çok seviyorum.

Bahçede yoncadan, ballı babaya, sebzelerden meyvelere ne varsa yerdim.:) Önden başlar ta arkalara kadar gezerdim.
Küçüktüm ama bir sürü çiçek ismi bilirdim. Hanım Çantası, Horoz İbiği, Küpe, Hercail, Ortanca, Gül, Kasımpatı, Zambak, Fulya, Aslanağzı, Açelya, Sardunya, Hanımeli ... Bunlardan hangileri kışın evin bodrumuna kaldırılacak, hangisinin tohumu toplanacak, hangisi mevsimlik, hangisi uzun ömürlü...
Bir sürü meyve ağacı vardı. Ihlamur, Dut, Nar, Armut, Elma, Erik, Şeftali, Fındık, Vişne, Şeftali...
Sebzelere dadanan böcekler, sebzeler arasına yapılan ark ve de çok sulama yapılınca toprağın tuzunun nasıl çıktığı, nanelerin nasıl arsız olup her yerde büyüdüğü, fasulye yaprağının elbiselere yapıştığı, soğanın tomurcuklanması gibi daha neler neler var aklımda.

Bu kadar bilgi daha 5 yaşında olan bir çocuğun aklında nasıl da yer etmiş.



Bir zamanlar oynadığım tulumba -  Burası evin giriş yolu idi ve sağlı sollu çiçekler ekili olurdu. Tulumbanın yanındaki beyaz kasımpatı çiçeğinde minik bitler olurdu. Bana geçecekler diye korkardım. O çiçeği kontrol edip sonra tulumbada oynardım. :) Ben ve korkularım 

Sebze bahçesi - Burası bana çok büyük gelirdi. Çeşitli sebzeler vardı. Benim su taşıyabildiğim metalden bahçe süzgeci ile bahçe sulamaya bayılırdım.:)

Ardiye - Ardiyenin üç kapısı vardı.
  1. Sol bölümde tamir  aletleri, büyük dayımın kilim dokuma aleti, ocak ve de turşu bidonları olurdu. Annemin fasulye turşusunun tadı hala damağımda. 
  2. Orta bölümde mısır çuvalı olurdu. İçindeki metalden tas ile günde bilmem kaç kez tavuklara yem verirdim. :) 
  3. Sağ bölümde salıncak için kilimler bulunurdu. İncir ağacına bahar geldi mi kalın bir ipten salıncak kurulur ve her sallanmadan sonra kilim itina ile ardiyeye konulurdu. Bahçede bile tertipli ve düzen önemli idi. :)) Birde kurban burada bayramdan önce 15 gün sanırım getirilir ve beslenirdi.

Benim için çooook büyük arka bahçe - En sonunda bir ceviz ağacı ile sınırlanmış içinde karadut, vişne, fındık olan, ilkbaharda yabani mor sümbüllerin açtığı, ballı babalardan yediğim engin arka bahçe

Hatırladıkça hatırlıyorum. Ne kadar güzel anılarım varmış. İnsan böyle duygularla büyüdüğü zaman insan oluyor.Seviyor, değer veriyor, kıymet biliyor, görmeyi öğreniyor !  
İnşallah Ceyda'ya da güzel anılarının olduğu güzel bir çocukluk bırakabiliriz. 

5 Aralık 2012 Çarşamba

Kuzenlerin Sevgisi

Bundan önce kardeşimin oğlu Deniz'den bahsetmiştim. Ceyda ile aralarında dört ay var.Ceyda büyük gerçi ama yan yana geldikleri zaman Deniz daha yapılı duruyor.Hal böyle olunca Deniz'in giyemediği ayakkabılar, giysiler bize kalıyor. :)) Ben Ceyda'ya kıyafetlerini uzun uzun giydirdiğim için büyümediğine yakınırken kardeşim de alıp da giydiremediği yada hemen küçülen kıyafetlere yanıyor.

Deniz ile Ceyda yaş olarak birbirlerine yakın olsalar bile yine de çok farklı tipte olan çocuklar. Hem fizikleri hemde karakterli farklı. Anneleri de zaten çok farklı tipler ya. :)

Kaplıcada Deniz de vardı. Ceyda ile Deniz 'in çeşitli hallerine de tanık olduk.Önceki görüşmelerimizde pek de birbirlerinin farkında değillerdi. Artık çocukluk dönemine girdikleri için oynamaya da başladılar.
Tabii bazen çok güzel anlaşırken saniye geçmiyor itişmeye başlıyorlardı. Birinin elinde diğerinin istediği bir şey olsun valla bizi bile gözleri görmüyordu.
Özellikle Deniz daha güçlü olduğu için yapışıp kalıyor.:) Kime ne diyeceğimizi ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Ceyda ikili mücadelelerde çok yavaş ve de güçsüz kalıyor.Kendisine göre değişik stratejiler geliştirse de yine de fiziki olarak yeniliyor.

Fakat bazı anları vardı ki çok tatlıydılar. Özellikle biri uykudan kalktı mı diğerinin sesini duyarsa koştura koştura yanına  gidiyordu. Yatakta yuvarlanmalar, bir odadan diğerine koşmalar  gibi çok güzel oynadıkları zamanlar oldu.

Yaşları ilerledikçe birbirleri ile daha güzel oynayacaklarını temenni ediyoruz. İnşallah! :) Aşağıdaki foto ise kendi kendilerine sarıldıkları anlardan birisi idi. Bizde annemle görünce şaşırdık ve duygulandık. :) Canlarımız!




4 Aralık 2012 Salı

Tatilimize Damgasına Vuran Sözler :Parka Gidelim

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba! Malum kaplıca tatilimiz için Akyazı 'ya (Sakarya) gitmiştik.Çok şükür evimize geldik.Malesef bu gidişimiz de çok sıkıntılı geçti. Ceyda'nın parka gitmek isteği tatilimize damgasını vurdu.Kayseri'de parkın alası olduğu için yavrum bildiği gibi bir park bulamayınca dönüş için uçağa binene kadar park sayıkladı.Gece uykuları kaçtı. Ceyda'nın istediği şey olmayınca malesef o şeye takılıp kalıyor.Bir türlü başka bir şey ile oyalayıp ikna edemiyoruz.

Sarot Kaplıcalarında Ceyda için oyun alanı olmadığı için girişteki havuzun içine konan yelkenliyi mesken tuttuk.Orası da 2 yaşındaki bir çocuk için güvenli değildi aslında. Valla Ceyda mutlu olamayınca ben de mutlu olamıyorum. Zaten böyle zamanlarda da Ceyda da bana iyice düşkün oluyor.Kendi başına bir şey yapmak istemiyor.Benim dışımda kimse ile de durmuyor.Benim için de kaplıca hayalleri bu seferlik  suya düştü.
Sarot'taki Çocuk Parkı - Komik dimi ?


,

Küçük çocukla pek rahat edilemese de Sarot Kaplıcalarını yine de beğendim. Tesis, bina ve odalar güzel ve de ferah yapılmış. Bulunduğu çevre ise doğa güzellikleri ile dolu.Mudurnu, Sünnet Gölü, Sülüklü Göl, Göynük ve Abant'a günübirlik gezmeye gidebiliyorsunuz. Temiz hava, orman manzarası da insanı dinlendiriyor.Yani çocuğunuz biraz daha yaşça büyük ise çok güzel bir tatil geçirebilirsiniz. Su kalitesi olarak Türkiye'deki 4.kaliteli kaplıca suyu imiş. Biz artık ne zaman güzel bir tatil geçiririz bilemiyorum. Kısmet ise önümüzdeki senelerde göreceğiz.




27 Kasım 2012 Salı

Su Geçirmez Çocuk Tulumu

Ceyda'nın her hava şartında dışarı çıkıp oynamasını istiyorum.Çok şiddetli rüzgar ve de ayaz olmadıkça yağmurlu ve karlı havada da dışarı çıkalım, gezelim. Bu amaçla sonbahar yaklaşırken Ceyda'ya yağmurlu havalar için su geçirmez tulum almak istemiştim.Dışarı çıkıp mağaza mağaza dolaşmak yerine yine internetten araştırdım ama malesef istediğim tulumu bulamadım.Sonra aklıma Ebay'e bakmak geldi. Aradığım tulumu Hello Baby Direct sitesinde buldum.Fiyatı 18.99 Sterlin idi. Posta ücreti ise 1.99 Sterlin idi.
PTT Kargo'nun postamı yanlış yere bırakmasına rağmen 1 hafta gecikme ile tulumumuz geldi.Kaplıcada çok faydasını gördüm. Özellikle süs havuzunun yanında ve içindeki yelkenlide epey zaman geçirdik.Ceyda fıskiyelerin oluşturduğu küçük su birikintilerine basıp eğlendi.Bende suya girme dememenin verdiği keyifle onu izledim. :) Bu arada her yere oturup, sürünüp durduğu içinde pantolonları pislenmemiş oldu.



5 Kasım 2012 Pazartesi

Ceyda'nın Ev Temizliği :)

Kız çocuklarında mı var yada çocuklar gördüklerini mi uyguladıkları için midir Ceydacım bir ev işine meraklı. Ben evi temizlerken  süpürge parçalarını alıp beni taklit ediyor, temizlik fırçalarını alıp oraya buraya sürtüyor, yerleri silerken vileda sopasından istiyor.

Bugün de ben evi süpürürken lavabo dolabındaki temizlik bezlerini keşfetti.O kadar dolapları karıştırmasına rağmen şimdiye kadar temizlik bezleri ile oynamamıştı.Önce çıkarıp sirkeledi. Sonra ben işime devam ederken ne yaptığına bakmadım.
Banyoya gitmek için koridora girince tüm koridora bezleri dizmiş olduğunu gördüm.Canım benim. :))





4 Kasım 2012 Pazar

Kaplıca Hazırlıkları: Isıtıcılı Mayo ve Yüzme Bezi

Bu seneki yazlık maceramızdan sonra iki bayramda da Sakarya'ya gitmeye cesaret edemedim. Ceyda'nın geceleri uyumaması özellikle benim için çok sıkıntı olmuştu. Uykusuzluktan dolayı iyice asabi olmuştum. Ceyda'ya da sinirli davranmıştım. Hala o hallerim aklıma geldikçe üzülüyorum.

1 hafta sonra kaplıca için gidiyoruz. Bu sefer inşallah güzel bir üç hafta geçiririz. 2 hafta SAROT devremülk kaplıcamızda kalacağız. Ben yapılırken görmüştüm. Düz bir alan pek yoktu. Gerçi o zaman her yer inşaattı ve çamur içindeydi.Çocuklar için umarım güzel oyun alanları vardır. Doğumdan sonra artan sırt ağrılarım için geçen sene gitmeyi çok istemiştim ama kısmet olmamıştı. Gerçi yaklaşık 2 aydır pilates yaptığım için sırt ağrım yok ama suda yüzmek daha da iyi gelecektir.

Ceyda bu yaz denize girmişti ve suda yüzmek hoşuna gitmişti. İnşallah kaplıcada da havuza girer.Yazın denizde az kalmasına rağmen hemen üşümüş, dudakları titremeye başlamıştı. Kardeşim oğluna balık adam kıyafetine benzer yüzme kıyafeti aldıklarını söylemişti. Bende internette buldum ve Bebek Krallığı sitesinden ısıtıcılı mayo aldım. Bir tane de yüzme bezi aldım. Bakalım bu sefer nasıl geçecek.
Şu anda ürünler indirimde olduğu için eğer ihtiyacınız varsa kaçırmayın derim. Kullandıktan sonra da faydasını görüp görmediğimiz ile ilgili bilgi yazarım.






1 Kasım 2012 Perşembe

Yemekte Israr Olmayınca Pek De Güzel Yeniyor!

Bazen şöyle yemeği Ceyda'nın önüne koysam da kendi de bir güzel iştahla yese diyorum.
Yani yemek vermesem Ceydacım maşallah sütle karnını doyuruyor. Yaklaşık 2 ay önce bademciklerinden hastalanmadan önceki 2 hafta çok güzel yemek yiyordu.Hastalığı on gün kadar sürdü.Sonrasında yemek düzeni eskisi gibi olmasa da iyi gibiydi ama şu 10 gündür hep süt içmek istiyor. Süt yok yemek yiyelim diyorum kesinlikle kabul etmiyor. Bende yemek yemekten soğumasın diye öyle aşırı bir şekilde ısrar etmiyorum. Yemezsem ..... bu olur gibi başlayan şeyler söylenmesine de zaten çok karşıyım. Bazen Ceyda gerçekten sevdiği için de bazı şeyleri istiyor yada kendisi alıp yiyor.

Geçtiğimiz haftalarda park dönüşü markete meyve almak için uğramıştık.Bizimkisi alınan şeyleri tutmaya, alıp bakmaya bayılır. Ben de aldıklarımı kucağına koyuyordum.Sonra bir ara baktım ki poşeti açıp bir tane armut almış yiyor. Epey şaşırdım doğrusu ve çok mutlu oldum tabii ki.

İşte o anlardan birisi :



30 Ekim 2012 Salı

Köpüş

Ceyda'nın bazı hallerine gerçekten bayılıyorum.Aslında kızım olduğu için zaten bayılmış durumdayım tabii ama bazı halleri var ki insan hayran kalıyor.
Geçtiğimiz hafta bayram telaşesi içinde bayramlık alışverişi yaparken, genelde Ceyda'yı babasına bırakıp mağazalara girip çıkıp genel bir tarama yapıp hızlıca bir karar veriyorum, Forum Kayseri'deki Dastini mağazasında tahtadan tekerlekli oyuncaklar gözüme çarptı.

Onca alışveriş hengamesinden sonra tahtadan tekerlikli oyuncağı ise biraz tereddüt ederek acaba Ceyda beğenir mi düşüncesiyle aldım. Bugüne kadar Ceyda'ya açıkçası çok oyuncak almadık. Kendisi de öyle oyuncaklara saldıran bir çocuk değil.

Neyse Ceyda oyuncağını görür görmez çok sevdi. KÖPÜŞ diye de seslenmeye başladı. Köpüşün nereden geldiğini mutlaka tahmin edersiniz. :) Daha Forum Kayseri'de iken Köpüş'ü hemen gezdirmeye başladı. Bizde onun hallerine gülerken, eşim de Ceyda'nın yerdeki çizgileri takip ederek gittiğini söyledi. Ben de dikkatle izledim.Aynen yerdeki çizgilerin üzerinden gidiyordu. :))

Köpüş artık bir numaralı oyuncağımız oldu. Bazen gece uyurken bile istiyor. Bu hafta sonu da hobi bahçemize de götürdük. Köpüş domatesleri tanıdı.Yalnız Ceyda domatesleri elma diye tanıttı. :)) Ben ısrarla domates desem de kırmızı olanlara elma diyor.

Ceyda'nın Kıymetlisi Köpüş :)

Köpüş Domatesleri Tanıyor




Köpüş ve Ceyda Gezerken :)


29 Ekim 2012 Pazartesi

Bayram Muhabbeti

Kurban bayramları ile ilgili en güzel hatıralarım, anneannemin bahçesinde ailecek bir araya gelip mangal yaptığımız pikniklerdir. Biz bahçede koşup oynarken etlerin pişirilmesi, eniştemin arabanın teybinde bir oyun havası bulup açması sonra bizi çağırıp oynatması hala gözümün önüne geliyor. O günlerin anıları hala içimi ısıtıyor.:)

Dünde hobi bahçesinde o günlere benzer güzel bir gün geçirdik.Hava çok güzeldi.Yemeklerimiz çok lezzetliydi. Ceyda ve görümcemin kızı koşup oynadı. Biz gülüp güzel sohbet ettik.

Allah her günümüzü bayram muhabbetiyle sevgi dolu, mutlu, huzurlu geçirmeyi nasip etsin !

Hobi bahçemizden görüntüler:













19 Ekim 2012 Cuma

Teşvik Edici Ebeveyn Olabiliyor muyuz?

"Teşvik edici ebeveyn olmak " konusunu geçtiğimiz günlerde internette gezerken gördüm. Neye teşvik etmek nasıl teşvik etmek derken düşünmeye başladım.

Ceyda her çocuk gibi meraklı ve de merak ettiği şeyleri de doğal olarak ellemek istiyor.Biz de mümkün olduğunca ve çoğunlukla merakını gidermesini sağlamaya çalışıyoruz.

Bugüne kadar yaptıklarımı yada eşimin yaptıklarını düşünürken, eşimi tebrik ettim. Ben biraz daha kuralcı bir yapıdayım ama eşim hep ellesin merakını gidersin şeklinde konuşuyordu.

Şimdi düşünüyorum da:

- Ceyda evdeki örtüleri artık çekip atmıyor çünkü bir dönem hep örtülerle oynadı.

- Ceyda terlik dolabını artık karıştırmıyor çünkü yakın zamana kadar terliklerle oynadı, çıkarıp döktü.

- Çok zararlı bir şey olmadığı sürece çekmeceleri iple bağlayarak kapatmıyoruz çünkü Ceyda ile beraber hepsini karıştırdık, elledik.

- Mağazaya gittiğimiz zaman Ceyda ile rahatlıkla gezebiliyoruz çünkü bir dönem hep eşyalara dokunmasına izin verdik. Bir şeyi elledi diye çekip mağazadan dışarı çıkarmadık.Kontrollü olarak ve çoğu zaman beraber elledik, baktık ve yerine koyduk.Kimi zaman alışveriş yapamadık ama onun gönlünü yaptık.

Teşvik edici ebeveyn olabildik mi? Teşvik edici ev ortamı hazırlayabildik mi?  

Bu soruyu sizde kendinize sorun.
Çünkü bu sorular çok önemli. Bizim yaptığımız yada yapmadığımız her şey çocuğumuzu çok ama çok etkiliyor.

Çocuklara meraklarını uygulayabilecekleri fırsatlar verdiğimiz zaman "duvarlar örmemiş, kapılar açmış" oluruz. (Keşfetkendini.com )

18 Ekim 2012 Perşembe

Freud Gelişim Süreçleri ve Oral Dönem

Ceyda'nın gelişimini takip edip; yaptığı yada yapamadığı her şeyi yakın plandan izliyorum. İki yaşına yaklaştığımız şu aylarda artık oral (ağız) dönemin sonuna da geliyoruz. Oral dönem ile ilgili başarılı mıyız değil miyiz diye araştırırken Benim Yuvam sitesinde Freud Gelişim Süreçlerini okudum. Önceden de haberim vardı ama bu kadar incelememiştim. Oral dönemin başarılı ile sonuçlanması ile ilgili şunlar yazılı idi.

Oral dönemin başarılı bir şekilde çözülmesi halinde ise, ileri derecede bağımlı ve kıskanç olmadan, diğer insanlara güven duygusu duyarak ve aynı zamanda kendilik güveni ve kendilik önemi duygusunun gelişmesi ile oluşan verme ve alma yeteneklerinin yapılaştığı bir karakter yapısına bağlıdır. 

Ceyda'yı göz önünü alınca  bu dönemi başarı ile geçirdiğimizi söyleyebilirim. İki yaşını doldurması ile de emme dönemini kapatmamız gerekiyor.

Freud’a göre oral dönemdeki  eksiklik ve aşırılıklar, ileri derecede iyimserlik, narsisizm, kötümserlik (depresif dorumlarda sık görülür) ve devamlı isteme davranışlarında bulunmasına ve genellikle ileri derecede bağımlı ve diğer insanlardan istekte veya böyle bir arayış içinde bulunmasına sebep oluyormuş.

14 Ekim 2012 Pazar

İlk Oyun Hamurumuz ve 5 Oyun

Ceyda'ya şimdiye kadar oyun hamuru vermemiştim. Her şeyi ağzına alıp durduğu için oyun hamurunu da kesin ufak ufak yapıp yer diye düşünüyordum. 20. ay adım adım seti içinden oyun hamuru çıkınca acaba oynar mı diye denemek istedim. Ceyda oyun hamurunu çok sevdi. Neredeyse 1 saate yakın oynadık. Zaten Ceyda'nın oyun potansiyeli yüksek ve de uzun süre dikkatini bir şeye verebiliyor.Oyun hamurunu da sevdi ve bende üretebildiğim kadar oyun ürettim. :))

1) Önce oyun hamurundan minik toplar yaptım. Ceyda'ya da elinde yuvarlayarak top yapmasını gösterdim. O da denedi. :) Sonra minik olan birkaç topu hamur kutusuna koyup kapağını kapatarak salladım. Kulağına götürüp bak ses çıkıyor dedim. O da aynısını bana yaptı.Hamur kutusu ile de epey oynadı.Kutunun kapağını açtı kapadı durdu.


2)Sonra topları amerikan servisi üzerinden yuvarladık. Buna bayıldı çünkü parkta kendisi de kaymaya bayılıyor. Bak Kaydı ! diye söyleyip durdu.:)


3) Ardından topları kürdanlara sapladık. Burada ben daha birşey demeden Balon deyiverdi. Ben de gülüp evet balon dedim.

4) Sonra hazır topları kürdanlara saplamışken davul çaldık.:) Hamur kutusunu ters çevirip ona vurduk sonra başka şeylere de vurup farklı sesleri duyduk.


5) En son olarak da kürdana birkaç tane top dizdim ve ona verdim. Dizdiğim küçük topları ayırdı.



Tüm bu oyunlar süresince Ceydacım hamuru ağzına almadan durabildi mi? Tabii ki HAYIRR :))
2 kez yaladı ama ben de farkettiğim üzere artık Oral dönemi geride bırakıyoruz. Önceki aylarda olsak sanırım yemeye kalkardı. :)