20 Aralık 2011 Salı
Ceyda'ya Uyku Eğitimi Yeniden
08.12.2011 tarihli yazımda Ceyda'ya uyku eğitimine başlayıp nasıl da hüsrana uğradığımdan bahsetmiştim.Uyku eğitimimiz tam bir fiyasko olmuştu.Tracy ve Ferber yöntemleri kesinlikle bize uygun değildi.
Hatta Ceyda odasından ve yatağından kaçar hale geldi.Ben odasında bırakıp gittiğim için orasının terk edildiği bir yer olarak algıladı sanırım.Yatağına uyutmak için koymadığım zamanlarda bile ağlayıp bağırmaya başlar oldu.O gün size dert yanarken tekrar yaptıklarımı sorgulayıp internetten araştırmaya başladığım anda süper bir kitap ile karşılaştım.
"GECE BOYUNCA UYUMAK" Yazarı JODI A.MINDELL
Anne bloglarının birinde bu kitaba rastladım ve hemen sipariş verip aldım.
Bu kitap benim kurtarıcım oldu.Kitabı aldığım günden beri ders çalışır gibi not alarak, önemli bölümleri çizip işaretleyerek orasına burasına post-it koyarak adeta yedim yuttum.Beş ve altıncı bölümleri iyice okudum.Okudukça rahatladım ve aydınlandım.
Benim Ceyda için kendi metodumuzu bulmam gerekiyordu.
1)Öncelikle UYKU RUTİNİ oluşturma
Ceyda'ya akşam saat 7:30'da başlayan bir rutin belirledim.Akşam saat 6 gibi akşam yemeğini bitirip saat 7'ye kadar oyun oynayıp ardından sütünü içirip emziriyorum.Saat 7:30'da altını değiştirip pijamalarını giydirip suyunu içirdikten sonra babasına iyi geceler dileyip odasına gidiyoruz.Odasında loş ışıkta oturup oyuncaklarını konuşturuyorum.10 dakika geçmeden gözlerini ovuşturmaya başlıyor.Uyku rutinimiz çok güzel oldu.
2)Uykuya Yatağında Dalması
Bu en zor kısmı oldu.Ceyda uykuya dalacağı zaman emmek istiyordu.Bunu kırmak için uğraşmam gerekti.
Uyku rutinimizin bitiminde uykuya geçeceği sırada kucağıma alıp Alibabanın Çiftliği şarkısını söylüyorum ve uykuya dalıyor.Kucağımda iyice ağırlaşmadan yatağına yatırıyorum ve orada bana bakarak gözlerini kapatıyor.
Bu duruma 10 gün içinde geldik. İlk günler uykuya dalacağı zaman emmek istedi ama ben ısrarla kucağıma alıp şarkı söyleyip onu rahatlattım ve eninde sonunda emmeden uykuya dalacağını anladı.
Yatağına alışması için onun yanında kaldım.Ağlasa da kucağıma almadım ama yanında kaldım.Başını okşadım.Çok ağlarsa kucağıma alıp sakinleştirdim.
Sonuç
-------
Bugün itibari ile 10 dakika içinde uykuya dalıyor.Gece boyunca 1 kere uyanıyor.Sabah 7:30 gibi kalkıyor.
Sanırım uyku düzenimiz oluştu.:)Gece iyi uyuyunca Ceydacım da mutlu uyanıyor ve gündüz uyku ve yemek düzenimizde güzel gidiyor.
Herşey tıkırında olunca benim ruh halim ise süper oluyor.:)
10 Aralık 2011 Cumartesi
Yaşasın Kar Yağıyor!
Kayseri'de nihayet kar yağdı.Ceydoşla zevkle kar yağışını izledik.Henüz kahvaltı için hazırlanıyorduk ki bir de ne göreğim lapa lapa kar yağıyor.Ben de bir sevinç tabii.Kayseri'ye gelmiş olduğumuza sevinmemin bir sebebi de "kar" oldu. Ceydoşu hemen pencereye dayadım.O da sakin sakin izledi.E biraz da camı yalamış.Onu da sonradan farkettim.Herşeyi ağzına dayayıp yalıyor.:)
3 Aralık 2011 Cumartesi
Ceyda'ya Uyku Eğitimi
(Fotoğrafı blogcu anne'den aldım. Beni çok iyi anlatıyor.:))
Offf offff.... Kendimi çok kötü hissediyorum.Herşey Merhaba Bebek adlı kitabı okumaya başladıktan sonra oldu.
Ceyda'yı ilk doğduğundan beri emzirmek ve beslemek ile öyle meşgulüm ki malesef uyku eşleştirmesi (Çocuklar da uykuyu eşleştirerek öğrendiğinden nasıl uykuya dalarlarsa, gece boyunca uykuları hafiflediğinde yine aynı ortamı ve uykuya dalmak için gerekli şartları arıyorlar.) olarak anne memesine alıştığını ancak bir kitap okuyunca fark edebildim.Bu kadar basit birşeyi nasıl bir kitap idrak etmemi sağlamış olabilir diye düşünebilirsiniz.Hiç mi kendi kendime düşünememişim?
Malesef Ceyda'nın aldığı kilolar ve de persentil eğrileri arasında inip çıkmamız uyku eğitimini çok geciktirmeme sebep olmuş.O kadar meşgulmüşüm ki böyle bir problemimiz olduğunu ancak fark edebildim.
Evet, Ceyda doğduğundan beri zamanının büyük bir bölümünü memede geçirdi.Az gelen sütüm ile besleyeyim daha az mama alsın, bağışıklığı artsın, biberona alışmasın derken çocuk meme ile yatıp meme ile kalkar oldu.
Doğduğu zamandan beri uykuya dalış şekillerine bakarsak bir problem olduğu çok açık :
1) İlk 25 gün : Yatağında müzik ile uyuyordu. Yeni doğan sarılığı sebebi ile aşırı emzirme dönemine girince yatağında yatmamaya başladı.
2) 25 gün - 2 ay : Sürekli kucağımda yatarak uyuyordu.Yatağına yatırınca hemen uyanıyordu.
3) 2 ay - 5 ay : Aspiratör, saç kurutma makinası ile uyumaya başlamıştı.Sürekli mutfakta sandalyede oturuyor ve de kucağımda uyuyup iyice daldıktan sonra yatağına yatırıyordum.
3) 5.ay'dan itibaren : Sallayarak uyumaya alıştırdık.Bundan sonra hamağında uyumaya da başladı.
4) 7.ay'dan itibaren : Beraber yatıp emzirerek uyutmaya başladım.Gece uyandığında da genelde saat 2 den sonra yanıma alıp emziriyorum ve sabaha kadar da yanımızda yatıp uyandıkça meme alarak uyumaya devam ediyor.
Yukarıda listelediğim gibi Ceyda'nın acayip uyuma şekilleri oldu.Ben hep bunu 38 hafta doğup yenidoğan sarılığı sebebi ile bünyesinin zayıf düşmesine az kilo almasına iyi beslenememesine bağlayıp normal karşılamıştım.Hatta daha çok emsin diye de kendimi paralamış hatta ilk aylarda saatlerce oturmaktan sezeryan yaramın ağrıyıp sızlamasına sebep olmuştum.Bu ağrılara bile kulak asmamış Ceyda'nın sütüm az geliyor diye memeye alışmasına uğraşmıştım.
Hele ki 7. aydan itibaren sürekli meme ile uyuması beni aslında çok yordu.Tüm gece yamuk yumuk yatmaktan sabahları çok yorgun ve de ağrılarla uyanıyorum.Yataktan hiç çıkmak istemiyorum.Ceyda'ya kalkıp ne kahvaltı ne de yemek hazırlayacak gücüm oluyor.Depresif bir halde güne başlıyorum.
Merhaba Bebek kitabını okuyunca anladım.Ceyda'nın uyku eğitimine ihtiyacı var !
Bu sebeple de ben de uyku vakti Ceyda'yı yatağına bırakıp ağlayarak uyuması metodunu uygulamaya başladım.Bilmeden Ferber Yöntemini yapmaya karar vermişim.Fakat uygulama şeklini bilmediğim için bizim için uygun yöntem değilmiş.Blogcu Anne sitesinde çok güzel anlatmış.İyice okuyup bir annenin tecrübelerini dayanak alarak bu işe kalkışmak çok daha iyi olacaktır.Hangi yöntemi seçerseniz seçin bebeğiniz bu işe çok kızıyor ve işlem esnasında çok defa pes etme noktasına gelebiliyorsunuz.Hele ki yanınızda kızına yada oğluna kıyamayan bir baba var ise işler daha da zor oluyor!
Ben de Perşembe günü uygulamaya geçtim ve Ceyda'yı uyku öncesi müzik dinletip, birşeyler anlatarak rahatlatıp yatağına bıraktım ve tam 3 saat Ceyda'yı sayısız kere yatağına koyup aldım.
Ceyda uykusu geldiğinde yatağına konmaktan hiç hoşlanmadı.Ben yatağına koyup odasından çıkınca babası olayın böyle olmaması gerektiğini ve yanında durarak konuşmam gerektiğini söyledi.Özetle babası kızının ağlamasına dayanamıyor.Bende dayanamıyorum tabii ama işte bir işe kalkışmak da dayanmayı gerektiriyor.
Bende odasında Ceyda'ya konuşup şarkı söyleyerek, arada kucağıma alıp sakinleştirerek yatağına koydum ve saat 7 'de başlayan maraton saat 10'da Ceyda'nın uyuması ile son buldu.Bilmeden Tracy Hogg Metodunu uygulamışım.
Ben de çok yorulmuştum.Ceyda gece uyansa da biraz eee dedikten sonra 5 saniye kadar kısa sürede uykusuna devam etti.Bende son 10 aydır belkide en güzel uykumu uyudum.Fakat gündüz yarım saatin dışında hiç uyumadı.
Cuma gecesi de aynı rahatlatma işlemlerinden sonra 1 saat için uykuya saat 8 'de daldı. Gece saat 12'ye kadar çok güzel uyudu.Fakat gece 12'den sonra kabus başladı.Sabaha kadar sürekli meme istedi ve meme vermedikçe yanımda dakikalarca ağladı.En sonunda o kazandı ve memeyi aldığı gibi mışıl mışıl uyudu.Bugünümüz de çok kötü geçti.Eşim ile de yaptığım işlem sebebi ile zıt düştük.Ben gerildim.Ceyda artık zombi gibi 10 saat gözünü kırpmadan gezdi.Sonuç olarak bu gece malesef yine emzirerek uyutmak zorunda kaldım.
Şimdi internette tekrardan blogcu annelerin tecrübelerini okuyarak ve sizlere içimi dökerek yarın için enerjimi toplamaya çalışıyorum.Bu arada yine öğrendiğim Ferber Yöntemi ile Tracy Yöntemini keşke baştan öğrenip bu işe kalkışsaymışım.Ceyda'yı yordum sanırım.Kendimi zaten bu sebepten çok kötü hissediyorum.
Bu arada Ceyda yine uyandı.Mesaim yine başlıyor.Görüşürüz!
29 Kasım 2011 Salı
Yeni Dişler Geliyor!
Geçtiğimiz cumartesi günü Ceydacığımın üst ön dişleri patlamış, görünür hale gelmişlerdi.Hatta eşime de neşe ile göstermiştim. Eylül ayında alt ön dişleri çok kolay çıkmışlardı.Bu seferde aynısı olacak diye düşündüğümden dolayı hiç endişe duymamıştım.Ceyda'yı yeni dişleri için öpüp sevmiştik.
Fakat o günün akşamı saat yedi gibi uykudan uyandığında Ceyda'nın ateşi varmış gibi geldi.Ateşini ölçtüğümüzde gerçekten de 37 derece olduğunu görüp Calpol verdik.Ateşi 1 saat sonra normale dönmüştü fakat gece 12 gibi bu sefer 37 dereceyi de geçti.Bu arada olur olmaz herşeye ağlıyor ve de yarım saatten fazla uyuyamıyordu.Aynı zamanda hapşırma ve de burun akıntısı da olunca Ceydacım sıkıntının doruk noktasında idi.Sabaha kadar gezdirdik, salladık, sık sık ateş ölçüp 4 saat ara ile Calpol verdik, ıslak havlu ile eklem yerlerini sildik.Sabaha kadar ayakta, elimizden geldiğince destek olduk.Sakin kalıp ateşi yenmek için uğraşıyorduk ama karşınızdaki bebek olunca işler daha bir zorlaşıyor.Gece boyunca ateşi bir indi bir çıktı.Bir ara 38.3 bile ölçtük.
Bu arada Ceyda grip mi olmaya başlamıştı yoksa dişten dolayı mı ateşi çıkmıştı?Bu da bir muamma idi.İnternette ve evdeki kitaplarda da diş çıkarmanın ateş ve de ishale sebep olmadığını okudum.Sabah olunca doktorumuza danışarak grip olasılığının yüksekliğinden Aferin Plus Pediatri şurubundan vermeye başladık.Babam diş hekimi olduğu için ona da danıştım ve diş çıkarmada ateşin 38 derece olacak kadar yükselmeyeceğini de öğrendim.
Dün gecenin de kabus gibi geçmesi neticesinde bugün çok şükür normale döndük.Ceyda'nın iştahı da yerine geldi.2 gündür sadece anne sütü ile beslenmişti.Bugün akşam nihayet çorbası ile yoğurdunu iştahla yedi.Sonra da güzelce uyumaya başladı.O çığlık atarak uyanması şu ana kadar yok.
İlk ön alt dişleri çıkarken hiç problem olmamıştı.Bu sefer hastalanması da tuz biber oldu ve 2 gün kabus gibi geçti.
Tekrar yapmış olduğum şeyleri gözden geçirince bazı yanlışlarım da oldu sanırım.
Bir siteden alıntı yaptım.
♦ Çocuğunuzun ateşi yüksekse, titreme ve üşüme olsa bile üzerini örtmeyin. Birden yükselen ateş havaleye neden olabilir.Kıyafetlerini çıkartıp rahatlamasını sağladık.
♦ Çocuğunuzun ateşi düşerken terleyip su kaybeder. Bunun için bol bol sıvı gıdalar verin. Bol bol su içirdim.
♦ Çocuğunuzun ateşi 38 derecenin üstündeyse, önerilen dozda parasetamol şurubu verin.
4 saat ara ile Calpol verdim fakat ateşi 38 dereceyi geçmemişti.Bebek 6 aydan büyük ise ve koltuk altından bakıldığında 37.4 ölçüldüğü zaman ateş var demektir diyorlar.Ben daha 37 derecede ateş düşürücü verdim.Hatta bebeğiniz ateş ile savaşsın acele edip hemen ateş düşürücü vermeyin de diyorlar.
♦ Çocuğunuzun alnına soğuk veya nemli bir havlu koyun.
Eklem yerlerine ıslak havlu koydum.
İlk defa böyle bir durumla karşılaşmamıza rağmen eşim ile durumu iyi idare ettik.İnsan kendisi rahatsız olunca pek umursamıyor ama bebeğin hastalanması çok daha korkutucu oluyormuş.:)
16 Kasım 2011 Çarşamba
Ceydoşun Organik Kesme Çorbası
Kayseri'de olmamızın bir güzel yanıda doğal yetişen meyve ve sebzeleri yiyip, onlardan kış hazırlıkları yapabilmemiz oluyor.Ceydacım da ek gıdalara yaz aylarında geçtiği için bu sene hobi bahçemizin ürünlerinden yiyebilmesi çok güzel oldu.Özellikle bol bol domates yedi. Kayınvalidem yaptığı kesme hamurdan vermişti.Bende domatesli kesme çorbasından sık sık pişirdim ve Ceydacım da afiyetle yedi.
Ayrıca eşimin dedesinin yıllar önce Amasya'dan getirdiği elma ağaçları Özvatan'da çok güzel meyve veriyorlar.Bu yaz onlardan da Ceydacım yedi.
Zaten burada köylülerden ürün satınalmak da çok kolay.Böyle olunca insan içine sine sine beslenebiliyor.İstanbul'da oturduğumuz zamanları düşünüyorum da o zamanlar marketlerden aldığımız sebzelerin artık yanına bile yaklaşmayız.
Kesme Çorbası Tarifi
----------------------
Yarım domates
1 avuç kesme çorbası
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 çimdik tuz
15 dakika kısık ateşte pişirip afiyetle yiyebilirsiniz.
12 Kasım 2011 Cumartesi
Nerde O Eski Bayramlar
Her bayram daha bir eski bayramlarımızı özlüyüyorum.Ya birimiz olmuyor ya bir araya gelemiyoruz.Eskiden şen şakrak hep beraber kutladığımız kurban bayramında bile bir araya gelip bir mangal yapamıyoruz.Zamana karşı direnmek mi zor yoksa aile kavramından mı uzaklaşıyoruz? Üzücü...
5 Kasım 2011 Cumartesi
Bayramınız Kutlu Olsun :)
Ceydacığımın bayramlıkları hazır.Kırmızı renk benim küçükken favori rengimdi.Herşeyim kırmızı olsun isterdim.Babaannesi Ceydaya bayramlık olarak kırmızı kadife elbise ile kırmızı ayakkabılarını almış.Tam gönlümüze göre olmuş.:) Teşekkür ederiz!
Yarın Ceydacığım bayramlıklarını giyecek inşallah. :) Bu vesile ile de bayramınızı kutluyorum!
3 Kasım 2011 Perşembe
Tay Tay Arabamız
Ceyda doğduğundan beri gelişmine göre sürekli birşeyler alıyorum.Annem bana da zamanında eğitsel çok oyuncak alırdı şimdi ben kızıma alıyorum.İnşallah büyüdüğü zaman da annem gibi bende kızımı çocuk müzikallerine, tiyatro ve gösterilerine götüreceğim.Çok hevesliyim.:)
10.ayımızda da tay taylama çalışmaları için Oyuncak Dünyası'ndan Playskool'un ilk arabam ürününü tercih ettim.Hem araba hem de yürüme yardımcısı oluyor.Kargo kapıdan girdiği zaman ilgi ile kutuyu açışımı izleyen Ceyda, rengarenk parçaları görünce kendisi için birşeyin geldiğini nasıl da bildi.Ben acele ile parçaları monte ederken bir yandan da onun sabırsız hallerine gülüyordum.Mama sandalyesinden eğilmeler, uzanmya çalışmalar.
Arabamızı kurduktan sonra Ceyda hanıma teslim ettim.Sanki nasıl yapacağını önceden biliyormuş gibi tuttuğu gibi arabayı itmeye başladı.Bir önüne geçip oyuncakları ile oynadı bir arkasına geçip itti bir yanına geçip salladı durdu.Bende keyifle doğru bir karar vermiş olmanın mutluluğu ile izledim.
Oyuncak Dünyasından ilk defa alışveriş yaptım ve memnun kaldım.Sitelerini de beğendim.Oyuncakları yaş grubuna göre ayırmışlar.Oyuncak araması da çok kolay.
Yalnız size bir de uyarı.Böyle bir oyuncak alıyorsanız bebeğinizin peşinden ayrılmayın.Düşme potansiyeli yüksek olduğu için tetikte olmak gerekiyor.Benden peşinde dolaşıp duruyorum.Sizde alırsanız kolay gelsin! :)
2 Kasım 2011 Çarşamba
İlk Adım Ayakkabımız
Ceydacım artık sıralayarak çok güzel yürüyor.Kendisine yardımcı olabilmek için çevresine tutunabileceği birşeyler koyuyorum olmazsa ben yere oturup dizlerime tutunarak ilerlemesine yardımcı oluyorum.Çok tatlı.Yerden bitme birşeyin evde dolaşması çok hoşuma gidiyor.Ayrıca yerde duran birşeyi de biryere tutunarak eğilip çok güzel alıyor.Geçtiğimiz senelerde bir çiçek tohumu diktiğim zaman gelişimini izlerken çok heyecenlanırdım.Çok çiçek açınca mutlu olurdum.Şimdi Ceydacığımın gelişmesini izlerken mutlu oluyorum.Birşeyi başarınca nasıl da büyüterek onu kutluyorum.Annelik çok güzel bir duygu gerçekten.Gerçi hala anne olduğuma inanamıyorum.:)
Hal böyleyken Ceydoşumuz başarılı bir şekilde atom karınca halinde sıralama turları atarken bende ilk adım ayakkabımımızı alalım dedim.Çarşıya çıkıp mağaza mağaza gezip istediğim tarzda ayakkabıyı satıcılara anlatmaktan ve istediğimi bulamayıp göz boyamaları sayesinde hiç ummadığım birşeyi almaktan çekindiğim için hemen internette araştırmaya başladım.Bebeshop mağazasından çok alışveriş yaptığım için hemen orada ilk araştırmamı yaptım.
Ceyda için evde gezmek için uygun olan Paqpa marka ayakkabıları aldım.Ceydacım ayakkabılarını çok sevdi.Cırtlı olması pek hoşuna gitti.Cırtlara bayılırız.:)
26 Ekim 2011 Çarşamba
Ek Gıdalara Geçiş
Bugün anne bloglarında ek gıdalar ile ilgili yazıları okuyunca bende ek gıdalara geçiş konusunda yaşadıklarımı paylaşmak istedim.Benim için sıkıntılı bir süreç oldu.İnsan birçok şey okuyor ama kendi çocuğunda bunları uygulayamıyor.Her çocuğun farklı istekleri ve beğenileri oluyor.Onlar bebek olsalar bile ne istediklerini çok iyi biliyorlar.Bence bize göre bebekler. :)
Ek gıdalara geçmeden önce Ceyda'nın kilosu percentil cetvelindeki % 3 grafiğinde olduğu için zaten sıkıntılıydım.Anne sütünü çok seviyordu fakat sütüm azdı ve pek kilo aldırmıyordu.Kilo alması için verdiğim devam sütünü bile zorla içiriyordum.Birde ek gıdalar ile çocuğumu sıkıntıya sokacaktım.
Doktor her seferinde düşük not almış öğrenci muamelesi yapıyordu.Persentil cetvelinin yanına geçip siz artık %3'ün de altına düşmek üzereseniz derken ben daha da suçluluk hissediyordum.İlk üç ay 800 gram ile 1 kilo alan Ceyda, dördüncü aydan sonra hep 350 - 400 gram almaya başlamıştı.Olabildiğince besliyordum ama hep aynı kiloyu alıyordu.Boyu ve kafa büyümesi %50 persentilde iken kilosu %3 ünde altında idi.Artık doktorumuz bu gidişata dayanarak çinko, vitamin, flor gibi ilaçlar da vermişti.
Ek gıdalara geçerkenki ruh halim kötüydü. Kilo alabilmek hayalleri kuruyordum.
Bu hayallerle(!) 24 Temmuz'da özene bözene hazırladığım bulamaç haldeki kahvaltı ile ek gıda sürecine başladık ama ne başlangıç.
Ceyda'yı güzelce yatırdım.Gerekli hazırlıkları yaptım.İlk kaşığı ağzına götürdüm ki bizimkisi ağzını kilitledi.Biraz uğraştım.Şarkı söyledim.Dikkatini dağıtıp ağzını açmasını sağlamaya çalıştım ama bizimkisi ağzı kilitli halde poposunu yere vura vura tepiniyordu.
Sonuçta oraya buraya saçılmış mama sulandırılarak biberon ile verilmeye çalışılmış ve küçük bir ıslak mendil tepeciği oluşmuştu.
Neyse ilk denemedir olabilir deyip emzirmeye devam ettim. Ceyda'ya birşeyler yedirme çabası içinde meyve püresi, bisküvili devam sütü, sebze püresi, tahıllı kahvaltı, irmikli karışım, hazır olarak satılan bebe çorbaları yedirmeye çalıştım ama ne yazıkki hepside boşa gitti.Ceyda ek gıdaları adeta protesto ediyordu.Ben yorulmuştum.Yeme düzenimiz bozulmuştu.Bir yandan da ilaçları vermeye çalışıyordum ama onlarda da hüsrana uğramıştım.
1,5 hafta sonunda birgün nasıl oldu da denk geldiyse Ceyda oturur vaziyette iken ağzına kaşığı götürdüm ve Ceyda ağzını açtı.İnanamadım.Bir kaşık daha ve Ceyda yine ağzını açtı.Bendeki sevinci görmelisiniz.Ceyda oturarak yemek istiyormuş.Neden mi? Hiçbir fikrim yok ! :)
Fakat sevincim kısa sürdü.Evet, Ceyda yemeğe başlamıştı ama birkaç kaşıktan sonra istemiyordu.Meyve püresi dışında hiçbirşeyi iştahla yemiyordu.
Bu sefer bu problem çıkmıştı.Görümcem püre yada bulamaç halde vermeyip tek tek vermeyi dene istersen dedi.Bunun üzerine Ceyda'ya yumurta, peynir, pekmez, zeytin, domates vb. kahvaltılıkları tek tek vermeye başladım.Yaşasın Ceyda ayrı ayrı verildiği zaman kahvaltısını da sebzelerini de severek yiyor.:)
Tabii bu arada internetten araştırmalar yapmaya devam ettim.Bir sitede elle yemek yedirilmesi tavsiye ediliyordu.Bende denedim.Ceyda'nın ağzına elimle ezdiğim patatesi,kabağı,havucu, peyniri vb. bırakınca da kolayca çiğneyip yutuyordu.
Hergün düzenli yoğurt yemeye de başlamıştı.Sütaş'ın bebek yoğurdunu severek yiyordu.Sebze haşlamasını sevmişti.Kabak,patates ve havuç üçlemesine bazen tavuk bazen de kesme hamur katıyordum.
Yemek hazırlarken yaptığım bir yanlışta yağsız ve tuzsuz yemek pişirmekti.Bu sebeple de tatsız olan yemekler Ceyda'ya itici geliyordu.Hatta bir keresinde yemeği verdim ve Ceyda bir titreyip yüzünü buruşturdu ki utandım gerçekten. Artık yemeklere bir tatlı kaşığı zeytinyağı ile bir tutam tuz da katıyorum.
7.ay sonunda düzene girmiştik.Ceyda'nın gündüz uykusu çok kısa olduğu için ana öğün ara öğün dengesi ayrımı olmuyor.
Bizim kendi sistemimiz var.Günde 45 - 1 saat kadar kesintisiz uyuyup uyandığı zaman öğünlerini veriyorum.Bir öğünde çorba/makarna/sebzeli yemek; yoğurt; meyve; domates oluyor. Uykuya dalarken de devam sütünü veriyorum.Gece uykusuna saat 19:00 dan sonra geçiyor.Uyandıkçada sabah kadar devam sütü veriyorum yada emziriyorum.
Meyve ve sebzeleri çok şükür ayırmaksızın yiyor.Bugüne kadar geri çevirdiği birşey olmadı.Sağlığımız da iyi maşallah.
Bende istemediği zaman zorla ağzına bir lokma bile koymuyorum.Stressiz bir şekilde yemek alışkanlığı edinsin istiyorum.Mama sandalyesinde oturup masada bize de eşlik ediyor.Ailecek yemeklerimizi yiyoruz.O zaman daha bir mutlu oluyor.Tabii biz de...
İlk dişlerimiz de 15 Eylül'de çıktı.Dişler çıkarken de çok problem olmadı.Biraz anne sütüne düşkünlüğü artmıştı.Ek gıdaları istemiyordu ama şimdi öyle bir durumumuz da kalmadı.
Yeme alışkanlığını edinmesi önemli idi.Çiğneme, yutma alışkanlığını edinmesi gerekiyor.Yoksa uzmanlar bebeklerin 1 yaşına kadar anne sütünü istediklerini ve de ek gıdasızda yeterli besin değerlerini alabildiklerini söylüyorlar.
Benim annelere tavsiyem bebeklerin isteklerini anlamaya çalışsınlar.Ceyda'nın isteklerini anlamam zaman alsa da çok şükür artık problemsiz yemek yedrebiliyorum.
Ceyda'nın Yemek İle İlgili İsteklerinden Örnekler
-------------------------------------------------------
1.Bulamaç ya da püre haldeki yemekleri sevmiyor.Ayrı ayrı ezilmemiş halde yemekten hoşlanıyor.
2.Kesinlikle yatarak yemek yemiyor.İllaki oturmak istiyor.
3.Tatsız, tuzsuz yemekleri yemiyor.Yemeklere 1 tatlı kaşığı zeytinyağ ile bir tutam tuz katıyorum.
4.Elinde oyuncak varken kesinlikle yemek yemiyor.Sürekli oyuncağını ağzına sokup onunla oynamak istiyor.
5.Sohbet ederek yemek yemeği çok seviyor.Yemek yerken genelde birşeyler anlatıyorum yada bir çizgi filmi izlerken çizgi filmdeki karakterler ile ilgili konuşuyorum.Sesler çıkarıyorum.
6.Yemek yemek istemediği zaman kesinlikle zorlamıyorum.
7.Domatesi çok seviyor.Az sevdiği bir sebzeyi domatesle birlikte veriyorum.Örneğin:kabak
Bu geçiş sürecinde herkese kolaylıklar dilerim.!
Ek gıdalara geçmeden önce Ceyda'nın kilosu percentil cetvelindeki % 3 grafiğinde olduğu için zaten sıkıntılıydım.Anne sütünü çok seviyordu fakat sütüm azdı ve pek kilo aldırmıyordu.Kilo alması için verdiğim devam sütünü bile zorla içiriyordum.Birde ek gıdalar ile çocuğumu sıkıntıya sokacaktım.
Doktor her seferinde düşük not almış öğrenci muamelesi yapıyordu.Persentil cetvelinin yanına geçip siz artık %3'ün de altına düşmek üzereseniz derken ben daha da suçluluk hissediyordum.İlk üç ay 800 gram ile 1 kilo alan Ceyda, dördüncü aydan sonra hep 350 - 400 gram almaya başlamıştı.Olabildiğince besliyordum ama hep aynı kiloyu alıyordu.Boyu ve kafa büyümesi %50 persentilde iken kilosu %3 ünde altında idi.Artık doktorumuz bu gidişata dayanarak çinko, vitamin, flor gibi ilaçlar da vermişti.
Ek gıdalara geçerkenki ruh halim kötüydü. Kilo alabilmek hayalleri kuruyordum.
Bu hayallerle(!) 24 Temmuz'da özene bözene hazırladığım bulamaç haldeki kahvaltı ile ek gıda sürecine başladık ama ne başlangıç.
Ceyda'yı güzelce yatırdım.Gerekli hazırlıkları yaptım.İlk kaşığı ağzına götürdüm ki bizimkisi ağzını kilitledi.Biraz uğraştım.Şarkı söyledim.Dikkatini dağıtıp ağzını açmasını sağlamaya çalıştım ama bizimkisi ağzı kilitli halde poposunu yere vura vura tepiniyordu.
Sonuçta oraya buraya saçılmış mama sulandırılarak biberon ile verilmeye çalışılmış ve küçük bir ıslak mendil tepeciği oluşmuştu.
Neyse ilk denemedir olabilir deyip emzirmeye devam ettim. Ceyda'ya birşeyler yedirme çabası içinde meyve püresi, bisküvili devam sütü, sebze püresi, tahıllı kahvaltı, irmikli karışım, hazır olarak satılan bebe çorbaları yedirmeye çalıştım ama ne yazıkki hepside boşa gitti.Ceyda ek gıdaları adeta protesto ediyordu.Ben yorulmuştum.Yeme düzenimiz bozulmuştu.Bir yandan da ilaçları vermeye çalışıyordum ama onlarda da hüsrana uğramıştım.
1,5 hafta sonunda birgün nasıl oldu da denk geldiyse Ceyda oturur vaziyette iken ağzına kaşığı götürdüm ve Ceyda ağzını açtı.İnanamadım.Bir kaşık daha ve Ceyda yine ağzını açtı.Bendeki sevinci görmelisiniz.Ceyda oturarak yemek istiyormuş.Neden mi? Hiçbir fikrim yok ! :)
Fakat sevincim kısa sürdü.Evet, Ceyda yemeğe başlamıştı ama birkaç kaşıktan sonra istemiyordu.Meyve püresi dışında hiçbirşeyi iştahla yemiyordu.
Bu sefer bu problem çıkmıştı.Görümcem püre yada bulamaç halde vermeyip tek tek vermeyi dene istersen dedi.Bunun üzerine Ceyda'ya yumurta, peynir, pekmez, zeytin, domates vb. kahvaltılıkları tek tek vermeye başladım.Yaşasın Ceyda ayrı ayrı verildiği zaman kahvaltısını da sebzelerini de severek yiyor.:)
Tabii bu arada internetten araştırmalar yapmaya devam ettim.Bir sitede elle yemek yedirilmesi tavsiye ediliyordu.Bende denedim.Ceyda'nın ağzına elimle ezdiğim patatesi,kabağı,havucu, peyniri vb. bırakınca da kolayca çiğneyip yutuyordu.
Hergün düzenli yoğurt yemeye de başlamıştı.Sütaş'ın bebek yoğurdunu severek yiyordu.Sebze haşlamasını sevmişti.Kabak,patates ve havuç üçlemesine bazen tavuk bazen de kesme hamur katıyordum.
Yemek hazırlarken yaptığım bir yanlışta yağsız ve tuzsuz yemek pişirmekti.Bu sebeple de tatsız olan yemekler Ceyda'ya itici geliyordu.Hatta bir keresinde yemeği verdim ve Ceyda bir titreyip yüzünü buruşturdu ki utandım gerçekten. Artık yemeklere bir tatlı kaşığı zeytinyağı ile bir tutam tuz da katıyorum.
7.ay sonunda düzene girmiştik.Ceyda'nın gündüz uykusu çok kısa olduğu için ana öğün ara öğün dengesi ayrımı olmuyor.
Bizim kendi sistemimiz var.Günde 45 - 1 saat kadar kesintisiz uyuyup uyandığı zaman öğünlerini veriyorum.Bir öğünde çorba/makarna/sebzeli yemek; yoğurt; meyve; domates oluyor. Uykuya dalarken de devam sütünü veriyorum.Gece uykusuna saat 19:00 dan sonra geçiyor.Uyandıkçada sabah kadar devam sütü veriyorum yada emziriyorum.
Meyve ve sebzeleri çok şükür ayırmaksızın yiyor.Bugüne kadar geri çevirdiği birşey olmadı.Sağlığımız da iyi maşallah.
Bende istemediği zaman zorla ağzına bir lokma bile koymuyorum.Stressiz bir şekilde yemek alışkanlığı edinsin istiyorum.Mama sandalyesinde oturup masada bize de eşlik ediyor.Ailecek yemeklerimizi yiyoruz.O zaman daha bir mutlu oluyor.Tabii biz de...
İlk dişlerimiz de 15 Eylül'de çıktı.Dişler çıkarken de çok problem olmadı.Biraz anne sütüne düşkünlüğü artmıştı.Ek gıdaları istemiyordu ama şimdi öyle bir durumumuz da kalmadı.
Yeme alışkanlığını edinmesi önemli idi.Çiğneme, yutma alışkanlığını edinmesi gerekiyor.Yoksa uzmanlar bebeklerin 1 yaşına kadar anne sütünü istediklerini ve de ek gıdasızda yeterli besin değerlerini alabildiklerini söylüyorlar.
Benim annelere tavsiyem bebeklerin isteklerini anlamaya çalışsınlar.Ceyda'nın isteklerini anlamam zaman alsa da çok şükür artık problemsiz yemek yedrebiliyorum.
Ceyda'nın Yemek İle İlgili İsteklerinden Örnekler
-------------------------------------------------------
1.Bulamaç ya da püre haldeki yemekleri sevmiyor.Ayrı ayrı ezilmemiş halde yemekten hoşlanıyor.
2.Kesinlikle yatarak yemek yemiyor.İllaki oturmak istiyor.
3.Tatsız, tuzsuz yemekleri yemiyor.Yemeklere 1 tatlı kaşığı zeytinyağ ile bir tutam tuz katıyorum.
4.Elinde oyuncak varken kesinlikle yemek yemiyor.Sürekli oyuncağını ağzına sokup onunla oynamak istiyor.
5.Sohbet ederek yemek yemeği çok seviyor.Yemek yerken genelde birşeyler anlatıyorum yada bir çizgi filmi izlerken çizgi filmdeki karakterler ile ilgili konuşuyorum.Sesler çıkarıyorum.
6.Yemek yemek istemediği zaman kesinlikle zorlamıyorum.
7.Domatesi çok seviyor.Az sevdiği bir sebzeyi domatesle birlikte veriyorum.Örneğin:kabak
Bu geçiş sürecinde herkese kolaylıklar dilerim.!
25 Ekim 2011 Salı
Tay Tay ve Köşe Koruyucular
Ceydamız son zamanlarda hep ayakta durmak istiyor.Tay tay yapıyor derken artık biran önce yürümesini ister hale geldim.Banyo yaparken küvetine tutunup kalkmaya, uyanır uyanmaz yatağının kenarına tutunarak doğrulmaya, oturtmak isteyince ayaklarını sürüyerek oturmamak için direnmeye çalışmalar gerçekten beni çok yoruyor.Aslında yürümek için can atıyor biliyorum.Bende onun kadar heyecenlıyım ama insan bir yere kadar ayakta durur canım.Bizimkisi sürekli ayakta maşallah.:)
Yürüdü yürüyecek derken sehpalar için köşe koruyucularından alayım dedim.Tekzen'den güzel,yumuşak yapılmış olan köşe koruyucularından aldım.Fiyatı da çok uygundu.Hevesle salondaki sehpanın köşelerine taktım.Sonra eşim Ceyda hanımı salonda gezdirirken beni çağırdı.Bir de ne göreyim, bizimkisi köşe koruyucusunu çıkarmış ağzına almış dişlerini kaşıyor.Pes dedim.9 aylık bebek bile çıkarabiliyorsa bunu yapıp test eden mühendislere ne demeli.
Şimdi Bebeshop'tan bu köşe koruyucularından aldım.
Bunları çıkaramadım ama Ceyda'nın işi belli olmaz önümüzdeki günlerde göreceğiz.
17 Ekim 2011 Pazartesi
Bir Mama Sandalyesi Ne Kadar Tehlikeli Olabilir Ki
Ceyda'nın oturmaya başlaması ile ek gıdalara geçişimiz aynı zamana denk geldi.Ek gıdalara geçtiğimiz günlerde önceden çevremde gördüğüm üzere kaşık mamalarını ve pürelerini yatırarak yedirmeye çalışıyordum.Ceyda ise sürekli kafasını sallayıp poposunu yere vurup tepiniyordu.O günlerde bende bir korku başladı.Bu çocuk kesin ek gıda yemeyecek, süt ile beslenecek ne yapacağım diyordum ki yine tesadüfen oturtup ağzına mamasını verip yemeye başlaması ile olayı anladım.Her bebek bir olmuyor işte.Bizimkisi oturarak yemek istiyormuş.Yani sen oturmayı ne zaman öğrendin de bir de oturup da yemek yemek istersin.Zaten bu bebekler bebek değil.Biz onları saf zannedip kendi bildiğimizce davranmalarını istiyoruz ama bunlar sanki doğmadan birşeyleri öğrenmiş oluyorlar.
Bunun üzerine hevesle mama sandalyesi aldık.Artık masada bize eşlik ederek yemeye başladı.Fakat yemekleri öyle püre halinde de yemiyoruz.Tek tek ayrı ayrı yiyiyor.Kahvaltı diye yapılan bulamaçları ağzına dahi sokmadı.Bir güzel yüzüme püskürttü.Domatesi, yumurtayı, peyniri, zeytini tek tek veriyoruz.O da bir güzel ağzında geveleyip çiğneyip yutuyor.Bunu da tesadüfen buldum.:)
Bilim adamları deneme yanılma yöntemi ve de tesadüfler ile bir şeyler icat ederler ya artık onları daha iyi anlıyorum.
Bebek yetiştirmek gerçekten fen ilminin üç te ikisi oluyor; gözlemleme ve deneme.
Mama sandalyesi aldık.Mutlu mesut ailecek yemeklerimizi yemeğe başladık.Arada yemek dışında mutfakta iş yaparken Ceyda'yı da mama sandalyesine koyarak yanımda tutuyordum.Şarkı söyleyip, yaptığım yemekleri anlatıyordum.
Bir gün yine yemek hazırlarken işe daldığım bir anda Ceyda'dan ses gelmediği için arkama dönüp baktığımda gözlerime inanamadım.Bizimkisi ayak konulan yere oturmuş kafası ise öndeki demire yaslanmış elleri ile de demiri sıkı sıkı tutmuş öylece duruyor.Ayak konulan yere oturmayıp kaysa aşağı düşecekmiş.Şaşırma ile karışık panik bir halde tuttuğum gibi aldım ama Ceyda ne korkmuş ne de paniklemiş.Pek sakin bir halde beni izliyordu.
O zaman sandalyedeki kemerin neden konmuş olabileceğini daha iyi anlamış bulundum.
Ayrıca bunun dışında yeni mama sandalyesi kazamız ise dönerek geri geri sandalyeden aşağı kaymak oldu.Bu akşam yemek yerken kıpır kıpır olan Ceyda oturduğu yerde burgu yapıp,arkaya eğilmesi ile geri geri kaydı.Babası ile son anda tuttuk.
Bebekler balık gibiler.Bir yerden hızlıca kayıp geçmeleri çok kolay oluyor.Yok canım bu da olur mu dediğiniz herşey olabiliyor.Benden sizi uyarması.Mama sandalyelerine dikkat!
Bunun üzerine hevesle mama sandalyesi aldık.Artık masada bize eşlik ederek yemeye başladı.Fakat yemekleri öyle püre halinde de yemiyoruz.Tek tek ayrı ayrı yiyiyor.Kahvaltı diye yapılan bulamaçları ağzına dahi sokmadı.Bir güzel yüzüme püskürttü.Domatesi, yumurtayı, peyniri, zeytini tek tek veriyoruz.O da bir güzel ağzında geveleyip çiğneyip yutuyor.Bunu da tesadüfen buldum.:)
Bilim adamları deneme yanılma yöntemi ve de tesadüfler ile bir şeyler icat ederler ya artık onları daha iyi anlıyorum.
Bebek yetiştirmek gerçekten fen ilminin üç te ikisi oluyor; gözlemleme ve deneme.
Mama sandalyesi aldık.Mutlu mesut ailecek yemeklerimizi yemeğe başladık.Arada yemek dışında mutfakta iş yaparken Ceyda'yı da mama sandalyesine koyarak yanımda tutuyordum.Şarkı söyleyip, yaptığım yemekleri anlatıyordum.
Bir gün yine yemek hazırlarken işe daldığım bir anda Ceyda'dan ses gelmediği için arkama dönüp baktığımda gözlerime inanamadım.Bizimkisi ayak konulan yere oturmuş kafası ise öndeki demire yaslanmış elleri ile de demiri sıkı sıkı tutmuş öylece duruyor.Ayak konulan yere oturmayıp kaysa aşağı düşecekmiş.Şaşırma ile karışık panik bir halde tuttuğum gibi aldım ama Ceyda ne korkmuş ne de paniklemiş.Pek sakin bir halde beni izliyordu.
O zaman sandalyedeki kemerin neden konmuş olabileceğini daha iyi anlamış bulundum.
Ayrıca bunun dışında yeni mama sandalyesi kazamız ise dönerek geri geri sandalyeden aşağı kaymak oldu.Bu akşam yemek yerken kıpır kıpır olan Ceyda oturduğu yerde burgu yapıp,arkaya eğilmesi ile geri geri kaydı.Babası ile son anda tuttuk.
Bebekler balık gibiler.Bir yerden hızlıca kayıp geçmeleri çok kolay oluyor.Yok canım bu da olur mu dediğiniz herşey olabiliyor.Benden sizi uyarması.Mama sandalyelerine dikkat!
15 Ekim 2011 Cumartesi
Bebeshop Ucuza Uyku Tulumları
Kış geliyor artık uyku tulumu almak gerekir mi bilmiyorum.Uyku tulumunun çok terlettiği için bebekleri hasta ettiğini de yakın çevremden duymuştum.Uyurken üstünü açarak mı yoksa terleyerek mi hasta olması... Hangisi daha yüksek olası bir durum acaba ? Bunun cevabını henüz bende bilemiyorum ama evimiz sıcak olduğu için belki penye uyku tulumu alabiliirim.Bebeshop'ta yazlık penye tulumlar var.Belki sizde bir tane ince tulum almak istersiniz.
Aşağıdaki penye yazlık uyku tulumları ve daha fazla çeşitleri BEBESHOP'ta 30 TL.
Aşağıdaki penye yazlık uyku tulumları ve daha fazla çeşitleri BEBESHOP'ta 30 TL.
Can Kurtarıcı Hamağımız
Bir bebeğin uyku düzeninin olması hem büyümesi açısından hemde yemek düzeninin de uykusuna göre şekillenmesi açısından çok önemli. Benim kızımın doğumundan itibarenki uyku düzeni gerçekten insanı çok yoruyor.
İlk ayları hele düşünmek bile istemiyorum.Aspiratör ile geçenin bir yarısı mutfakta uyutmaya çalışırken artık beynim zonklamaya başlıyordu.Bazı zamanlar kucakta şarkı söyleyerek gezdirerek uyutabiliyorduk.Bazı zamanlar ise kucakta uyuyup yatağa konduğu anda gözlerini açıp tepiniyordu.
Eve gelen misafirlerimiz ise bizim halimizi görüp, bize acıyarak artık türlü yorumlar yaparak çözüm sunmaya başlamışlardı.Ceyda ise artık arsız bebek olarak anılır olmuştu.Salıncak yap önerisi üzerine bende internette salıncak araştırmaya başladım.Tabii bundan önce bebeklerin sallanmalarının vücutlarına ne gibi etkileri var diye epey bir yazı okudum.Sonuçta eşim ile bir gece Ceyda'yı 3 saat kadar sallayıp uyutmaya çabaladıktan sonra yeter deyip Koala Bebek Hamağını aldık.
Sanırım Ceyda'ya aldığımız en faydalı aksesuar bu hamak oldu.Evde baş köşeye koyduk. Eşim ile ben ikide bir hamağında mışı mışıl uyuyan Ceyda'ya bakarak nasıl da mutlu olduk anlatamam. :)
Gece yada gündüz Ceyda ne zaman uyumakta sıkıntı çekse üst üste yatağında uyansa hamağa konulup 5 dakika sallandıktan sonra hemen derin uykuya geçiyor.Sallanmak ile beyinde uyku hormonunun salınmaya başladığını okumuştum ama bu hamak sanırım sihirli bir şey.:)
9 ayın içerisindeyiz ve hala hamak kurtarıcımız olmaya devam ediyor.Hatta şuanda hamağında uyuyor.Birkaç kez uyanıp yine yatağında tepinince hamağa koymak zorunda kaldım.
Yaş ilerledikçe hamak biraz tehlikeli olabiliyor.Benim tavsiye uyanık iken hamakta bırakmayın.Geçtiğimiz günlerde uyandıktan sonra biraz almaya geç gidince, Ceyda hanım dönüp yere iniverdi.Çok şükür bir yerini çarpmadı.
Ayrıca ayak kısımları tahta olduğu için güvenlik sebebi ile ayaklara Tekzen yada Koçtaş'ta satılan kapı altı izole süngerinden alıp taktık.
3 Ekim 2011 Pazartesi
Oturaklamak
Sizler yazımın başlığına bakıp bu da nedemek diye merak ederken bugünlerde sık sık evimizde olan bir duruma karşı benim uydurduğum bir kelime diyebilirim. İnsan 8 aylık bir bebekten neler öğrenebilir ki diyebilirdim fakat insanoğlu çok karmaşık,güçlü,akıllı bir yapıda yaratılıyor ki insan doğduğu andan itibaren muazzam şeylere tanık olabiliyor.
Benim Ceydoşum şu anda 9.ayın içinde emekledi emekleyecek diye beklerken oturarak gezmeye başladı.:)
İlk başlarda herhalde otururken oyuncaklarına uzanayım derken azcık yer değiştiriyor falan diye düşünürken, durum yer değiştirmekten ziyade gezinmeye döndü.Oda içinde epey bir mesafe kat ediyor.Bende buna oturaklamak adını verdim.
İnsan neler neler öğreniyor.Zaman su gibi akıp geçiyor ve ben günleri sadece kızım ile ilgilenerek dolu dolu yaşıyorum.Dünyanın en önemli işi bence bir insan yetiştirmek hele ki kanından canından olup da her anına şahit olunca bunun ne kadar önemli ve de zor bir iş olduğunu anlıyorum.
Benim Ceydoşum şu anda 9.ayın içinde emekledi emekleyecek diye beklerken oturarak gezmeye başladı.:)
İlk başlarda herhalde otururken oyuncaklarına uzanayım derken azcık yer değiştiriyor falan diye düşünürken, durum yer değiştirmekten ziyade gezinmeye döndü.Oda içinde epey bir mesafe kat ediyor.Bende buna oturaklamak adını verdim.
İnsan neler neler öğreniyor.Zaman su gibi akıp geçiyor ve ben günleri sadece kızım ile ilgilenerek dolu dolu yaşıyorum.Dünyanın en önemli işi bence bir insan yetiştirmek hele ki kanından canından olup da her anına şahit olunca bunun ne kadar önemli ve de zor bir iş olduğunu anlıyorum.
2 Temmuz 2011 Cumartesi
Oyun Halısı
İnsan hiçbirşeye önyargılı bakmamalı.Daha yeni tecrübe ettiğim annelik insanı sürekli şaşırtan bir iş gerçekten. Karşınızdaki muhteşem ve de kompleks bir canlı.Kendimizde farkedemediğiniz şeyleri her anına tanık olduğunuz çocuğunuzda görmek çok farklı oluyormuş.Bende Ceyda'nın gelişimine faydalı olabilmek için zaman buldukça araştırıyorum ve okuyorum.Bazen ev işlerine vakit kalmıyor.Çocuğu TV önüne koy ve sonra işinle uğraş tipteki annelerden olmak istemiyorum.
Kızım şu anda 5,5 aylık.1 ay önce Adapazarında idik.Ailemi ziyarete gitmiştim.Annemler oyun minderi almışlardı.Orada iken oyun minderindeki oyuncaklar ile Ceyda hiç ilgilenmemişti.Vurunca ses çıkaran bir maymun var.Ona ancak ben vurarak oynatınca bakıyordu.
Fakat 1 hafta sonra evimize geldiğimizde tekrar oyun halısına koymuştum ve Ceyda asılı oyuncaklar ile oynamaya başlamış,zavallı maymuna vurmaktan maymunu salak etmişti.:)
Bana göre oyun halısı işe yaramaz birşey iken şimdi en sevdiğimiz oyuncak oldu.Demek ki zamanı gelmemişti.Öyle işe yaramaz damgası vurmadan denemekten vazgeçmemek lazım.
Oyun halısına asabileceğim başka oyuncaklarda aldım.Ayrıca Chicco'dan aldığım diş kaşıyıcılarına da emzik zinciri geçirip taktım.30 dakika kadar oyun halısında oyalanıyor.Kısacası şu andaki favori alanımız oyun halımız.Zaten bugünlerde yuvarlanmaya da başlamış olan Ceyda Hanım'ın yerde kalması şart.
Kısacası oyun halısını 5 aylık olduğunda bebeğinizde denemenizi tavsiye ederim.Hatta kendi oyun halınızı kendiniz bile yapabilirsiniz.
29 Haziran 2011 Çarşamba
Annelere Gereksiz Yorumlar
Annelik en zor görevlerden birisi.Eve gelen misafirlerin yorumları ise bazen bu işi daha da zorlaştırıyor. Laf olsun diye söylenen sözler, tavsiyeler beni çok sıkıyor.
Ben elimden geleni yapıyorum ama bazı şeyler gerçekten bebeklerin istediği gibi oluyor.Ne kadar bebek olsalar da birşeyi istemediler mi gerçekten zorla yaptırılmıyor.
En Sevmediğim Sözler
------------------------------
1)Kucağa alıştırmışsınız.
Ya ben bilerek mi yaptım.Gazı var diye kucağa aldıkça kendisi alıştı.Sanki ben bütün gün kucakta gezdirmekten çok hoşlanıyorum.Ben bilmiyorum sanki yatırıp uyutmayı ama işte çocuk istemiyor, ağlıyor.
2)Emzir sakın bırakma.Mama verme.Sütün nasıl iyi geliyor mu?
Evet emziriyorum ama sütüm az geliyor.Takviye olarak mama vermek zorundayız.
3) Uyumuyor mu?
Uyuyor uyumasına ama misafir geldiğinde çocuk huzursuz oluyor, düzeni bozuluyor.
4)Sesli ortama alıştırsaydın.İnsan görmüyor, evde yalnız tabii.
Çocuk 5 aylık olunca çevredeki seslere karşı ilgisi artıyor.Her sese gözünü açıyor, kafasını kaldırıp bakıyor.
5)Bebek ile gezmesini öğren.
Bebek ile kendime göre parkta,bahçede,alış veriş merkezinde geziyorum ama günlere de minicik bebeği götürecek değilim.
6)Çok beklemeden ikinciyi yap.
Daha yeni çocuk doğmuş.Bunalımlardayım.Huyunu, suyunu öğrenmeye çalışıyorum.Birde ikinciyi yap tavsiyesi şimdi çok gerekli idi.
Bunlar gibi sürekli insanı sıkıştıran yorumlar, tavsiyeler arka arkaya geliyor.İnsanlar sanki tebriğe değil yargılamaya geliyorlar.
Ben elimden geleni yapıyorum ama bazı şeyler gerçekten bebeklerin istediği gibi oluyor.Ne kadar bebek olsalar da birşeyi istemediler mi gerçekten zorla yaptırılmıyor.
En Sevmediğim Sözler
------------------------------
1)Kucağa alıştırmışsınız.
Ya ben bilerek mi yaptım.Gazı var diye kucağa aldıkça kendisi alıştı.Sanki ben bütün gün kucakta gezdirmekten çok hoşlanıyorum.Ben bilmiyorum sanki yatırıp uyutmayı ama işte çocuk istemiyor, ağlıyor.
2)Emzir sakın bırakma.Mama verme.Sütün nasıl iyi geliyor mu?
Evet emziriyorum ama sütüm az geliyor.Takviye olarak mama vermek zorundayız.
3) Uyumuyor mu?
Uyuyor uyumasına ama misafir geldiğinde çocuk huzursuz oluyor, düzeni bozuluyor.
4)Sesli ortama alıştırsaydın.İnsan görmüyor, evde yalnız tabii.
Çocuk 5 aylık olunca çevredeki seslere karşı ilgisi artıyor.Her sese gözünü açıyor, kafasını kaldırıp bakıyor.
5)Bebek ile gezmesini öğren.
Bebek ile kendime göre parkta,bahçede,alış veriş merkezinde geziyorum ama günlere de minicik bebeği götürecek değilim.
6)Çok beklemeden ikinciyi yap.
Daha yeni çocuk doğmuş.Bunalımlardayım.Huyunu, suyunu öğrenmeye çalışıyorum.Birde ikinciyi yap tavsiyesi şimdi çok gerekli idi.
Bunlar gibi sürekli insanı sıkıştıran yorumlar, tavsiyeler arka arkaya geliyor.İnsanlar sanki tebriğe değil yargılamaya geliyorlar.
25 Haziran 2011 Cumartesi
Bebek Kıyafetleri
Bebeğimiz olacağını öğrendikten sonra doğana kadar aldığımız şeyler beşik,ana kucağı ve bebek arabası idi.Onun dışında ilk etapta gerekli olan herşey bize hediye alındı.Açıkçası bu hususta çok şanslıydık.Hem benim hem de eşimin ailesi bu konuda bize birşey bırakmadan herşeyi halletmişlerdi.Aslında insan doğmadan önce ne alacağını pek bilemiyor.Yani kıyafetlerden hangilerinin daha kullanışlı olduğunu bilmeden gerekli gereksiz herşeye eliniz gidiyor.Bende tecrübelerime dayanarak bebek kıyafetleri konusunda bilgilerimi paylaşmak istedim.
1)Çoraplar ve Patikler : Kış bebeğimiz olduğu için çorap ve patik konusunda çok titiz davranıyorduk.Genelde patik giydirmek yerine beyaz soket çorap üstüne ikinci bir çorap giydiriyorduk.Örme patikler kaloriferli evler için kalın olabiliyor ve ayakları tereltebiliyor.
2)Patikli Tulumlar:Patikli tulumlar gerçekten çok kullanışlı oluyor.Bel ve ayakların açılmamasını sağlıyor.Kızımızın birkaç kez gece kalktığında eşofman altı çıkmış olarak bulduk.Meğer gece bacaklarını birbirine sürterek çıkartıyormuş.Bebişler küçükler ama epey iş beceriyorlar.
3)Önlükler: Bir önlük almaya gidince türlü türlü olanı ile karşılaşıyorsunuz.Size tevsiyem çıtçıtlı olanları alın çünkü tek başınıza bebek bakıyorsanız bağlamalı olanları kullanmak zor oluyor.Cırtlı olanlar ise açılıp enseyi tahriş ediyor.Önlüğün kalın olmasına da dikkat edin.İnce havlu gibi olanlar çabuk ıslanıyorlar.Altı naylon olan önlükleri ise 6 aydan önce tavsiye etmiyorlar.
4)Şapkalar: Bağlamalı şapkaları hiç kullanamadık.Ressam şapkası şeklindekiler de bebeğin kafasından geçip boyunana iniyordu.En güzeli ve kullanışlı olanı altı lastikli olan tavşan kulağı şeklindeki şapkalar oldu.
5)Battaniye :Kaloriferli evlerde kış bebeği de olsa insan bebeği terletmemek için ne yapacağını şaşırıyor.El örgüsü ve polar battaniyeler aşırı sıcak tutuyor.Biz evde hep penye ve de İdil Baby nin triko battaniyesini kullandık.
6)Alt Açma : Alt açma ürününü alt açma dışında evde oturma odasında koltuğa yatırdığımız zamanda kullanıyoruz.Özellikle penye olursa hem az terletiyor ya da terlerse teri emiyor.Ben heryere yanımda götürüyorum.
1)Çoraplar ve Patikler : Kış bebeğimiz olduğu için çorap ve patik konusunda çok titiz davranıyorduk.Genelde patik giydirmek yerine beyaz soket çorap üstüne ikinci bir çorap giydiriyorduk.Örme patikler kaloriferli evler için kalın olabiliyor ve ayakları tereltebiliyor.
2)Patikli Tulumlar:Patikli tulumlar gerçekten çok kullanışlı oluyor.Bel ve ayakların açılmamasını sağlıyor.Kızımızın birkaç kez gece kalktığında eşofman altı çıkmış olarak bulduk.Meğer gece bacaklarını birbirine sürterek çıkartıyormuş.Bebişler küçükler ama epey iş beceriyorlar.
3)Önlükler: Bir önlük almaya gidince türlü türlü olanı ile karşılaşıyorsunuz.Size tevsiyem çıtçıtlı olanları alın çünkü tek başınıza bebek bakıyorsanız bağlamalı olanları kullanmak zor oluyor.Cırtlı olanlar ise açılıp enseyi tahriş ediyor.Önlüğün kalın olmasına da dikkat edin.İnce havlu gibi olanlar çabuk ıslanıyorlar.Altı naylon olan önlükleri ise 6 aydan önce tavsiye etmiyorlar.
4)Şapkalar: Bağlamalı şapkaları hiç kullanamadık.Ressam şapkası şeklindekiler de bebeğin kafasından geçip boyunana iniyordu.En güzeli ve kullanışlı olanı altı lastikli olan tavşan kulağı şeklindeki şapkalar oldu.
5)Battaniye :Kaloriferli evlerde kış bebeği de olsa insan bebeği terletmemek için ne yapacağını şaşırıyor.El örgüsü ve polar battaniyeler aşırı sıcak tutuyor.Biz evde hep penye ve de İdil Baby nin triko battaniyesini kullandık.
6)Alt Açma : Alt açma ürününü alt açma dışında evde oturma odasında koltuğa yatırdığımız zamanda kullanıyoruz.Özellikle penye olursa hem az terletiyor ya da terlerse teri emiyor.Ben heryere yanımda götürüyorum.
15 Haziran 2011 Çarşamba
Tiny Love Dönence
Ceyda, ilk ayında gazını çıkartmak için kucağımızda gezdirmemiz sebebi ile sanırım kucakta uyumayı istiyordu.Uyutmak için kucağımızda uzun süre gezdiriyor ve uykuya iyice daldıktan sonra yatağına yatırabiliyorduk.
Bu iş özellikle gündüzleri benim için işkence haline gelmişti.Sinirlerim gitgide bozulmuştu.Eve misafir gelmesinden korkar olmuştum çünkü misafirler varken olay daha da kötüleşiyordu.Hatta bir de gelen insanların yorumlarını dinlemek zorunda kalıyordum.
İnternetteki alışveriş sitelerinde sık sık dönencelere bakmıştım ama daha Ceyda için erken diye düşünmüştüm.Sonra kız kardeşim ve görümcemin tavsiyesi üzerine dönence almanın zamanı geldiğini düşünmeye başladım.Ne emzik, ne sallama kar etmemişti.Belki dönence benim için kurtuluş olur diyerek Tiny Love'un Klasik Dönencesini aldık.
Biz de kızım da çok sevdik.Dönenceye bakarken uyumadı ama en azından yaklaşık 30 dakika kadar onu izleyerek oyalanıyor ve iyice uykusu gelince ağlıyor. Ben de bir nebze dinleniyorum yada işlerimi hallediyorum.
Aslında dönence ilk aylardan itibaren kullanılabilirmiş.Yeni doğan bebeklerin algılaması için dönence elemanlarının alt tarafları siyah beyaz yapılmış.Dönerken üst bölümdeki düşen parçalar ses çıkararak dikkat çekiyor.Yükselen alçalan dönence elemanları ise uzak ve yakın algısına dikkat çekiyor. Daha fazla özellikleri ise aşağıda var. Kesinlikle tavsiye ediyorum. :)) Bence mutlaka alınması gereken eğitici oyuncaklarda birisi.
Tiny Love Klasik Dönence Özellikleri
------------------------------------
- 20 Dakika kesintisiz müzik ve doğal sesler: Bach, Mozart ve Tabiat
- Ses/Sessiz kontrolü
- Ayrı kullanılabilen müzik kutusu
- Hoş gece ışığı
- Ayarlanabilen güvenlik kayışı bir çok çocuk karyolası raylarına uygundur
- Klasik Dönence görme ve işitmeyi uyarır ve geliştirir.
- Dört büyüleyici hareketiyle bebeğin bir cisme odaklanmasına ve onu gözleriyle takip etmesine yardımcı olur.
- Tekrarlanan dairesel hareket ve diğer inen, çıkan, dönen değişken cisimlerin birleşimi bebeğin dikkatini korur ve gözlemi harekete geçirir.
- 20 dakika kesintisiz devam eden üç değişik müzik bestesi, işitmeyi uyarır ve geliştirir, bebeği müzik dünyasına yakınlaştırır ve müzikal yeteneklerini geliştirir.
- Müzik ve görsel uyarıcılar, aynı zamanda bu iki duyunun koordinasyonunu da geliştirir.
7 Element Sistemi Özellikleri:
İnce Motor Becerileri:
Klasik Dönence bebeğin göz kaslarının gelişimine katkıda bulunur.
Küçük bebekler, zayıf göz kasları ve sınırlı görmeleri nedeniyle cisimleri izlemekte zorlanırlar.
Bu nedenle, yavaş hareket eden cisimler, göz kaslarının kuvvetlendirilmesine katkıda bulunurken, bebekleri gözleriyle takip etmeye teşvik eder.
Algılama:
Görsel uyarıcılar kat kat tasarlanmışlardır - hayvanların yanında bulunan şekiller, sallanan hayvanlar ve onların üzerinde siyah beyaz koniler.
Bebeğin görüşü gelişirken, yanlarla birlikte yukarı ve aşağı katları keşfetmeye başlar. Bu uzaysal algılamasını ve boşlukta cisimleri algılamasını ve organize etmesini geliştirir.
Etki tepki: Müzik kutusunun üç düğmesi vardır ve bebeğinizi düğmelere basmaya teşvik ederek (etki) değişik müzikal karşılıklar (tepki) almaya yönelik bir müzik kutusu olarak kullanılabilir.
Nesne Devamlılığı
Beşinci ayından itibaren bebeğiniz, görme alanı içindeki cisimlerin kaybolup yeniden belirdiğinin farkına varacaktır.
Bunun sonucunda, belirli bir sırayla ortaya çıkan, kaybolan, yeniden görünen cisimler meydana çıkma egzersizine ve keşfetmeye katkıda bulunurlar.
Duygusal Zeka EQ
Bebeğin sakinleşmesi, en azından ilk başlarda, dışarıdan bir yardıma bağlıdır.
Mobil, bebeği yumuşatan bir sakinleştirici uyarıcıdır.
Müzik ve hareket kombinasyonu, bebek için sabit, tanıdık ve dostça bir unsura dönüşür.
Dil ve İletişim
Müzik dinlemek bebeklerde dil gelişimine katkıda bulunur.
Müzik ve dil cümleler oluşturan bir seri seslerden oluşur.
İlk örnekte cümleler müzikal, ikincisinde sözellerdir.
İki örnekte de beyin ses serilerini kapar, onları organize eder ve onlara anlam verir.
7 Haziran 2011 Salı
Yoomi Isıtıcılı Biberon
Emzirmek en steril en güzel beslenme şekli gerçekten ama süt yeterli gelmeyince malesef kızımıza mama vermeye başladık fakat dışarı çıktığımızda mama ile beslenme zor oluyor. Termos ile evde su hazırlayıp yanımızda taşıyoruz fakat termostaki su kimi zaman sıcak kimi zaman soğuk olabiliyor.Hazırladığımız mamayı kızımız hemen içmeyince bu seferde biberonda mama soğuyabiliyor.Yani dışarıda biberon ile mama yapmak epey sıkıntılı bir iş gerçekten.
Bu gibi sıkıntıları yaşan Farah ve Jim de bu biberonu tasarlayıp kendi çocuklarında kullanmışlar.Eşim bu biberonu bana söylediği zaman adeta atlayıp özelliklerine bile çok bakmadan hemen alalım dedim.
YOOMİ 'nin en önemli özellikleri; 60 saniyede içine konulan sütü ısıtması ve kendinden ısıtıcılı olması sebebi ile şarj ve pil gerektirmemesi.
YOOMİ'yi kendi sitesinden alabilirsiniz.
Ben sipariş verdikten sonra 20 gün sonra elime ulaştı.Sitedeki videolardan kullanım şeklini öğrenebilirsiniz.Kutusundan da kullanım kılavuzu çıkıyor.
Ben çok beğendim.Size de tavsiye ederim.
4 Haziran 2011 Cumartesi
Mackays & Cichlid Bebe Giyim Markası
Birkaç gündür hediye gelen bebek giyimlerinden bazılarının dizayn ve de renkleri çok hoşuma gidiyor.Gözüme çarpan yeşil etiket üzerinde Cichlid adındaki markayı şuana kadar hiç görmemiştim.Hatta telafunuzun bile nasıl yapıldığını bilemiyorum. Bugün internette araştırma yapayım dedim.Merakımı gidermem gerekiyordu mutlaka.:))
Malesef markanın internet sitesi çalışmıyor.Bu durum benim içim marka hakkında olumsuz bir fikir edinme sebebi olsa da ürünlerini çok beğendiğim için sizlere önermek istedim.Şu ana kadar gelen kıyafetler çok güzel.
Çiçek tekstilin üretimi imiş. Tamamen türk malı imiş.Ürün fiyatları da çok ucuz. İnternette kendi sitelerinden alışveriş yapabilirsiniz.
Malesef markanın internet sitesi çalışmıyor.Bu durum benim içim marka hakkında olumsuz bir fikir edinme sebebi olsa da ürünlerini çok beğendiğim için sizlere önermek istedim.Şu ana kadar gelen kıyafetler çok güzel.
Çiçek tekstilin üretimi imiş. Tamamen türk malı imiş.Ürün fiyatları da çok ucuz. İnternette kendi sitelerinden alışveriş yapabilirsiniz.
31 Mayıs 2011 Salı
Bebek Kıyafetlerini İnternetten Satınalma
İnsan yalnız başına bebek büyütünce herşeyden soyutlanıyor.Günler bebeğim uyusa da şunu yapsam bunu yapsam diye hayal ederek geçiyor.En çok da o minik kıyafetlerini alma hevesim vardı.Fakat küçük bir bebek ile yalnız başına alışverişe kesinlikle çıkılmıyor hatta evden dışarı tek başına adım bile atılmıyor.
İlk aylarda giyebileceği kıyafetler hep hediye olarak geldiği için ilk zamanlar alışveriş yapma ihtiyacı duymamıştım. Fakat şimdi oyuncak, kıyafet, patik vb. şeylere ihtiyaç oldukça internetten alışveriş yapmaya başladım.Hatta internetten alışveriş yapmak hem hesaplı hem de kolay geliyor.
Geçenlerde başıma gelen bir olayı anlatayım. Ben Kayseri'de yaşadığım için buradaki esnaf hakikaten kurt gibi.İnsanı öyle güzel ağırlıyor öyle güzel tatlı dili ile büyülüyor ki insan 1 tane alacakken 2 tane alıyor. Ben de önlük, eşofman takım ve çorap almak için bir mağazaya girip kafam karışmış bir halde alışveriş yaparak çıktım.Satıcı kişi yok bu bebeğinizin ciğerlerine iyi olmaz şu önlükten alın, bebeğinizin gerdanı yok bu bodyden kullanın, bu günlük eşofmanlar çok ucuz kaçırmayın bu şöyle bu böyle diyerek benim beynimi yıkayıp elime poşeti tutuşturdu. Kuzu gibi müşteri buldu tabii :)) Neyse internetten almak bana daha uygun sanırım.
Benim çok memnun kaldığım siteler:
1) E-Bebek: Oyuncakları buradan alıyorum.
2) Bebek Market : Nevzat Bebe ve İdil Bebe nin kıyafetlerini aldım ve çok beğendim.Funny patiklerde de aldım. Spor ayakkabı şeklinde olanların fiyatları gayet iyi.
3) Bebe Shop : Chicco 'nun % 40indirimli ürünlerinden aldım ve tabii ki de çok şıklar ve sezon sonu olduğu için midir bilmem fiyatları da uygun.
İlk aylarda giyebileceği kıyafetler hep hediye olarak geldiği için ilk zamanlar alışveriş yapma ihtiyacı duymamıştım. Fakat şimdi oyuncak, kıyafet, patik vb. şeylere ihtiyaç oldukça internetten alışveriş yapmaya başladım.Hatta internetten alışveriş yapmak hem hesaplı hem de kolay geliyor.
Geçenlerde başıma gelen bir olayı anlatayım. Ben Kayseri'de yaşadığım için buradaki esnaf hakikaten kurt gibi.İnsanı öyle güzel ağırlıyor öyle güzel tatlı dili ile büyülüyor ki insan 1 tane alacakken 2 tane alıyor. Ben de önlük, eşofman takım ve çorap almak için bir mağazaya girip kafam karışmış bir halde alışveriş yaparak çıktım.Satıcı kişi yok bu bebeğinizin ciğerlerine iyi olmaz şu önlükten alın, bebeğinizin gerdanı yok bu bodyden kullanın, bu günlük eşofmanlar çok ucuz kaçırmayın bu şöyle bu böyle diyerek benim beynimi yıkayıp elime poşeti tutuşturdu. Kuzu gibi müşteri buldu tabii :)) Neyse internetten almak bana daha uygun sanırım.
Benim çok memnun kaldığım siteler:
1) E-Bebek: Oyuncakları buradan alıyorum.
2) Bebek Market : Nevzat Bebe ve İdil Bebe nin kıyafetlerini aldım ve çok beğendim.Funny patiklerde de aldım. Spor ayakkabı şeklinde olanların fiyatları gayet iyi.
3) Bebe Shop : Chicco 'nun % 40indirimli ürünlerinden aldım ve tabii ki de çok şıklar ve sezon sonu olduğu için midir bilmem fiyatları da uygun.
Bebek Maması Hazırlama
Bebeğim doğduğundan itibaren takviye olarak mama da veriyorum.Annem mamayı hazırlarken ölçeğinden daha fazla koymamı söylemişti.O da bir arkadaşında görmüş.Bebeğin daha çok kilo alması ve de tok durması için yapıyorlarmış.
Fakat dün ziyaretimize gelen doktor arkadaşları sulu mamanın ishale, koyu mamanın ise kabızlığa sebep olduğunu söyledi.Yeni bir seminere katılmış.Orada öğrenmiş. İnsanlar boşuna mama kutusunun üstüne ölçek bilgisini yazmıyorlar.Allahtan şimdiye kadar kabızlık olmadı.Sanırım sadece mama vermiş olsaydım kabız yapabilirdim.Sizin de bilginiz olsun.
Fakat dün ziyaretimize gelen doktor arkadaşları sulu mamanın ishale, koyu mamanın ise kabızlığa sebep olduğunu söyledi.Yeni bir seminere katılmış.Orada öğrenmiş. İnsanlar boşuna mama kutusunun üstüne ölçek bilgisini yazmıyorlar.Allahtan şimdiye kadar kabızlık olmadı.Sanırım sadece mama vermiş olsaydım kabız yapabilirdim.Sizin de bilginiz olsun.
23 Mayıs 2011 Pazartesi
Karanlıkta Uyumanın Faydaları
Kendimi bildim bileli odamızda gece lambası hep vardı.Küçükken korktuğumuz için uyumaya başlamış sonra da alışkanlık olup bırakamamıştık.
Onca seneden sonra bana gece lambası ile uyumanın zararlı olduğunu söylediklerinde çok saçma buldum ama meğerse vücudumuzda karanlığı seven hormonlar varmış. Bunlardan biri de Melatonin hormonu imiş.
Bu hormondan yaklaşık 2 ay önce haberdar oldum.Önceleri saçma falan derken biraz araştırma yapınca metabolizma uzmanlarının bu konudaki yazılarını okuyunca hııııımmmmmmmmmmm dedim. O günden beri de kızım için özene bözene yapmış olduğum gece lambasını kullanmıyorum. Madem karanlığı seven hormonlarımız var, bırakalım da işlerini doğru düzgün yerine getirsinler. :)
Melatonin hormonu nedir diyenler için işte kısa açıklaması.
Melatonin, vücut tarafından salgılanan önemli bir hormon.
Melatonin, çocuklar için büyümeyi artırıcı ve ergenliği başlatıcı özelliklere sahip.
Yetişkin sağlığı için de çok önemli olan bu hormon, hücreleri yenileyici, bağışıklık sistemini düzenleyici ve yaşlanmayı geciktirici özellikler taşıyor.
Melatonin, en fazla gece uyurken salgılanıyor. Işığı sevmeyen, ışıkla karşılaştığında salgılanmayan melatonin işte bu yüzden ’karanlıklar hormonu’ olarak anılıyor.
23.00- 05.00 saatleri arasında salgılanan melatonin, 02.00-04.00 saatleri arasında ise en yüksek değerlerine ulaşıyor.
Melatonin hormonunun yeterli düzeyde salgılanmadığı durumlarda ise vücut direnci düşüyor ve hücreler kendini yenileyemiyor. Referans:TRT Haber
Detaylı bilgiye buradan sahip olabilirsiniz.
Onca seneden sonra bana gece lambası ile uyumanın zararlı olduğunu söylediklerinde çok saçma buldum ama meğerse vücudumuzda karanlığı seven hormonlar varmış. Bunlardan biri de Melatonin hormonu imiş.
Bu hormondan yaklaşık 2 ay önce haberdar oldum.Önceleri saçma falan derken biraz araştırma yapınca metabolizma uzmanlarının bu konudaki yazılarını okuyunca hııııımmmmmmmmmmm dedim. O günden beri de kızım için özene bözene yapmış olduğum gece lambasını kullanmıyorum. Madem karanlığı seven hormonlarımız var, bırakalım da işlerini doğru düzgün yerine getirsinler. :)
Melatonin hormonu nedir diyenler için işte kısa açıklaması.
Melatonin, vücut tarafından salgılanan önemli bir hormon.
Melatonin, çocuklar için büyümeyi artırıcı ve ergenliği başlatıcı özelliklere sahip.
Yetişkin sağlığı için de çok önemli olan bu hormon, hücreleri yenileyici, bağışıklık sistemini düzenleyici ve yaşlanmayı geciktirici özellikler taşıyor.
Melatonin, en fazla gece uyurken salgılanıyor. Işığı sevmeyen, ışıkla karşılaştığında salgılanmayan melatonin işte bu yüzden ’karanlıklar hormonu’ olarak anılıyor.
23.00- 05.00 saatleri arasında salgılanan melatonin, 02.00-04.00 saatleri arasında ise en yüksek değerlerine ulaşıyor.
Melatonin hormonunun yeterli düzeyde salgılanmadığı durumlarda ise vücut direnci düşüyor ve hücreler kendini yenileyemiyor. Referans:TRT Haber
Detaylı bilgiye buradan sahip olabilirsiniz.
21 Mayıs 2011 Cumartesi
Bebek Oyunları
Bendeniz çocuklarla oynamaktan büyük keyif alırım.Onların olaylara bakış açılarını görmek, tepkilerini izleyip, verdikleri cevapları dinlemek çok hoşuma gider. Hani sırf oynamak için bebek sahibi oldum desem yalan olmaz. Çocuğu olan arkadaşlarım sen çocuğun olsun gör diyerek sürekli beni ikaz ederek gözümü korkutmaya çalışırlardı, olayın ciddiyetini kavramımı sağlarlardı ama ben yine de oyun oynamak için çocuk çok istedim. Şimdi kızım var. Kendisi çok güleryüzlü ve hırpalanıp oyun oynamaktan çok mutlu oluyor.Birisi onunla sohbet etsin, atsın tutsun, şarkılar söylesin kahkahalarla gülüp şarkılara kendince hıııı diyerek eşlik ediyor.
Sizde bebeğinizin yaşının ilerlemesini beklemeden onunla konuşup oyunlar oynayın. Ben hamileliğimin ilk aylarında DR kitap mağazasında Bebek Oyunları (Yazarı:Jackie Silberg/Neden Kitap Yayınevi)adında bir kitap görüp, almıştım. Bebekleriniz ile ilk aydan itibaren oynayabileceğiniz oyunları anlatıyor. Ben o kitaptan çok yararlanıyorum. Size de tavsiye ederim. Bebeğinizin hangi oyun ile nesinin gelişeceğini de anlatıyor.Hatta 3 aylık zaman dilimlerinde nelerin yapması gerektiğine dair de bir liste var. Bebeğinizin gelişmesini de takip edebiliyorsunuz. Kitabı çok tesadüfen aldım ama çok beğendim. Size de şiddetle tavsiye ediyorum.
19 Mayıs 2011 Perşembe
Yeterki Süt Olsun
Herkes emzir aman ilk 6 ay çok önemli der.9 ay boyunca hastane duvarlarındaki panolarda,afişlerde ilk 6 ay sadece anne sütü diyen yazıları görürsünüz. Televizyonda anne sütünün faydalarını anlatan kısa filmler, reklamlar beyninize işler. İyice emzirmeye şartlanırsınız ama o büyük gün gelip emzirmeye başlamak isteyince süt gelir gelmesine ama yeteri kadar değildir. Açlıktan ağlayan bir bebek ve hissettiğiniz suçluluk duygusu vardır. İnsanı bir çaresizlik sarar. Süt olsun diye ne yiyeceğinizi şaşırırsınız.
Yeterki süt olsun diye başlarsın komposto, bitki çayları, çeşit çeşit çorbalar içmeye ama yine de sütün istediğin artışı göstermez.
Size bahsettiğim durumu yaşayan biri olarak diyorum ki ne kadar içebiliyorsanız bol bol su için!
Kızım doğmadan önce komposto yapıp içmeye başladım.Kış mevsimi olduğu için ayva ve armut kompostosu yaptım. Rezene, ısırgan otu, yeşil çaylardan içtim.Humana içtim ama suyun faydasını daha çok gördüm. İşinizin arasında gece uyandığınızda her fırsat bulduğunuzda su içebilirsiniz. Bebeğiniz ile yalnız ilgilenen birisi olarak yemek yapmaya, çay demlemeye bile vaktiniz olmayabilir ama bir bardak su içmeye her zaman vakit vardır. Sürahi ile bardağınız sürekli yanınızda olsun. Canınız istemese bile su için. Mutlaka faydasını göreceksiniz !
Yeterki süt olsun diye başlarsın komposto, bitki çayları, çeşit çeşit çorbalar içmeye ama yine de sütün istediğin artışı göstermez.
Size bahsettiğim durumu yaşayan biri olarak diyorum ki ne kadar içebiliyorsanız bol bol su için!
Kızım doğmadan önce komposto yapıp içmeye başladım.Kış mevsimi olduğu için ayva ve armut kompostosu yaptım. Rezene, ısırgan otu, yeşil çaylardan içtim.Humana içtim ama suyun faydasını daha çok gördüm. İşinizin arasında gece uyandığınızda her fırsat bulduğunuzda su içebilirsiniz. Bebeğiniz ile yalnız ilgilenen birisi olarak yemek yapmaya, çay demlemeye bile vaktiniz olmayabilir ama bir bardak su içmeye her zaman vakit vardır. Sürahi ile bardağınız sürekli yanınızda olsun. Canınız istemese bile su için. Mutlaka faydasını göreceksiniz !
Dr Brown Gaz Yapmayan Biberon
Bebek ilk doğduğunda süt olması için şunu da ye bunu da ye derler ama gaz problemi akla gelince insanın su içmekten başka birşey yiyesi gelmez.Bu dediğimi gaz problemi çeken bilir. :) Geceleri uyku uyutmayan, çıksa da bitmeyen gazlar insanın nevrini döndürür. Bizimde gazdan yana sıkıntılı olduğumuz bir dönemde bir arkadaşımız Dr.Brown biberonundan bahsetti. Ben yediklerime ve de üşütmemeye çok dikkat ettiğim halde bebeğimizde gaz oluyordu. Onun tavsiyesi üzerine biberonu aldık ve çok memnun kaldık.Ayrıca diğer biberonlar gibi akıtmıyor. Bebeğiniz emdikçe süt geliyor. Biberona alışıp emmekten bebekleri vazgeçirmiyor. Bebeği olan herkese tavsiye ediyorum.
Ayrıca biberon ucu aya göre de değişiyor.Ben ilk aldığım zaman bilmiyordum.Tesadüfen internetten görüp öğrendim. 3 seviye var. Biberonu alırken buna da dikkat edin.
Ayrıca biberon ucu aya göre de değişiyor.Ben ilk aldığım zaman bilmiyordum.Tesadüfen internetten görüp öğrendim. 3 seviye var. Biberonu alırken buna da dikkat edin.
14 Mayıs 2011 Cumartesi
Yenidoğan Sarılığı
Doğumdan önce almış olduğum bebek bakım kitabında yenidoğan sarılığını okumuştum ve hazırlıklıydım yani sarılığı geçirmek için gereken şeyleri biliyordum ama benim hazırlıklı olmam durumun ilerleyerek hastaneye yatmamıza engel olamadı.
İki kere hastaneye yatıp foto terapi gördük.O süreç özellikle psikolojik olarak zordu.O minicik ellere iğne batırılıp kan alınması, damar yolu açılması, küvezde sıcacık ortamda yatarken yavrumun sırtının yanması gerçekten çok üzücü idi. Kendinizi suçlu hissediyorsunuz. O ağladıkça içiniz acıyor.
Allah minicik yavruları korusun. Hepsine sağlık sıhhat versin.
Benim bu yenidoğan sarılığından öğrendiğim:
1. Bebeklerinizi ilk günden itibaren kollarını,bacaklarını güneş ışığına yada beyaz florasan lamba altında tutun.
Biz rahatsız olmasın diye gündüzleri loş ışıkta, akşamları ise hep gece lambasında yatırdık.Halbuki ne kadar yanlış yapmışız.
2. Sık sık emzirin. 2 saat aralıklarla emzirin.Uyuyor diye emzirmemezlik etmeyin.
Kızım sarılık sebebi ile çok uyuyordu.Bazen 5 saat uyuduğu oluyordu.Bizde uyandıkça emzirelim diyorduk ama sarılık bebeklerde uyuşukluk yapıyormuş.İnsan uyandırmaya kıyamıyor ama mutlaka uyandırın ve emzirin yada uyurken emzirmeye çalışın.
3. Sütünüzün ne kadar geldiğine dikkat edin.Siz sütünüzün çok geldiğini düşünürsünüz ama bebeğiniz aç kalıyordur. Sarılık sebebi ile de açlığını ağlayarak bile belirtemiyordur. Bebeğinizin bezine bakarak doyup doymadığını rahatlıkla anlayabilirsiniz. Bebeğiniz eğer doymuyorsa da sık sık uyanır. Benim doktorum kusana kadar besleyin diyordu. İlk günlerde zaten bir beslenmede ideal olarak 30 ml süt içebiliyor. Sütünüzü sağarak da kontrol edebilirsiniz.Benim kızım sık sık uyanıyordu ve uzun uzun emzirmeme rağmen derin bir uykuya geçemiyordu.
Tüm annelere kolay gelsin. Umarım anneliğinizin ilk günlerindeki bu durumu kolaylıkla atlatırsınız!
İki kere hastaneye yatıp foto terapi gördük.O süreç özellikle psikolojik olarak zordu.O minicik ellere iğne batırılıp kan alınması, damar yolu açılması, küvezde sıcacık ortamda yatarken yavrumun sırtının yanması gerçekten çok üzücü idi. Kendinizi suçlu hissediyorsunuz. O ağladıkça içiniz acıyor.
Allah minicik yavruları korusun. Hepsine sağlık sıhhat versin.
Benim bu yenidoğan sarılığından öğrendiğim:
1. Bebeklerinizi ilk günden itibaren kollarını,bacaklarını güneş ışığına yada beyaz florasan lamba altında tutun.
Biz rahatsız olmasın diye gündüzleri loş ışıkta, akşamları ise hep gece lambasında yatırdık.Halbuki ne kadar yanlış yapmışız.
2. Sık sık emzirin. 2 saat aralıklarla emzirin.Uyuyor diye emzirmemezlik etmeyin.
Kızım sarılık sebebi ile çok uyuyordu.Bazen 5 saat uyuduğu oluyordu.Bizde uyandıkça emzirelim diyorduk ama sarılık bebeklerde uyuşukluk yapıyormuş.İnsan uyandırmaya kıyamıyor ama mutlaka uyandırın ve emzirin yada uyurken emzirmeye çalışın.
3. Sütünüzün ne kadar geldiğine dikkat edin.Siz sütünüzün çok geldiğini düşünürsünüz ama bebeğiniz aç kalıyordur. Sarılık sebebi ile de açlığını ağlayarak bile belirtemiyordur. Bebeğinizin bezine bakarak doyup doymadığını rahatlıkla anlayabilirsiniz. Bebeğiniz eğer doymuyorsa da sık sık uyanır. Benim doktorum kusana kadar besleyin diyordu. İlk günlerde zaten bir beslenmede ideal olarak 30 ml süt içebiliyor. Sütünüzü sağarak da kontrol edebilirsiniz.Benim kızım sık sık uyanıyordu ve uzun uzun emzirmeme rağmen derin bir uykuya geçemiyordu.
Tüm annelere kolay gelsin. Umarım anneliğinizin ilk günlerindeki bu durumu kolaylıkla atlatırsınız!
10 Mayıs 2011 Salı
Merhaba
19.01.2011 tarihinden itibaren tatlı bir telaş içinde günlerin nasıl geçtiğini anlayamadan yaşıyorum. Güzel kızımla zaman geçirmek çok güzel ama bir yandan da zorlayıcı olabiliyor. Halbuki hamile olduğum dönemde ne güzel de hazırlanmıştım. Bebek bakımı kitapları almıştım. Ders çalışır gibi okuyup sindirmiştim ama okumak pekte fayda etmiyormuş.Yaşamak gerekiyormuş.Bende tecrüblerimi yaşadıklarımı paylaşmak istedim.İnsan anlatmak ve paylaşmak ihtiyacı duyuyor.Çok basit şeyler bazen o kadar problem oluyor ki.Gerçi ben ne kadar anlatsam da anne adayları sizin de yaşamanız gerekecek. :))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)